Bu bölümde kan, vahşet, cinayet, uyuşturucu, alkol yani aklınıza gelebilecek her türlü kötü davranış bulunmaktadır inş bu bölümden sonra ters kelepçe içeri atılmam tabii ki de bi watty lise kitabında böyle bi bölüm olmalıydı
Seoyoung:
Bara giriş yaptığımda kulak zarımı delip geçen müzik sesine alışmaya çalışarak rezerve ettiğimiz koltuklara oturduk.
"Jacob git bize biraz viski getir." dedim ve elimle gitmesine işaret verdim.
"Patrondan terfi aldın diye iyi alıştın ha emir vermeye." dedi Jacob.
"Tabii ki de, hadi şimdi getir." Jacob gözden kaybolduğunda yanımda duran Hyunjae'ye dönüp baktım.
"O içtiğin şey ne öyle?" dedim.
"Kokain, ister misin?" dedi ve bana uzattı.
"Iy çek şunu be gözümün önünden." diyip elimle ittirdim. "Eric gelmeyecek mi?"
"Yok onun bugün çok önemli bir işi var gelemez." dedi ve güldü.
"Ne işiymiş o?" dedim.
"Yeni manitasıyla akşam yemeğine çıktı." dedi.
"Yeni manita mı?" Erici okulda tanıdığım kadarıyla biliyordum ki onu hiç bi kızla görüşürken görmemiştim, okulda bir ara gay söylentileri bile çıkmıştı ama o 'yeni' manitasıyla akşam yemeğine mi gitmişti? ve ben buna neden sinirlenmiştim ki?
"Ver şu elindekini." diyip elinde tuttuğu uyuşturucuyu aldım. "Nasıl kullanıyoruz bunu?"
"Burnundan çek, ama çok kullanma bu çok pahalı bir malzeme." dedi.
"Ne kadarsa veririm yeter ki sus." diyip söylediği şeyi yaptım.
Bu aptallığı Eric'e sinirlendiğim için yaptığımı biliyordum.
Jacob elinde viski bardaklarıyla gelip bardakları masaya bıraktı.
"Seoyoungun elindeki ne? Hyunjae sen kıza ne verdin lan?" diye bağırdı Jacob.
"Ben vermedim kendisi istedi, gereksiz yükselme." Jacob elimdeki şeyi çekip aldı.
"Seoyoung kafayı mı yedin sen? Eric bunu duysa hepimizi öldürür biliyorsun değil mi?" dedi.
"Merak etme Ericin şuan daha önemli işleri var." masadaki bardağı alıp shot atıp geri masaya bıraktım.
"Seoyoung buraya eğlenmeye geldik, neye sinirlendin bilmiyorum ama saçma sapan davranma sadece gecenin tadını çıkartalım." dedi Jacob.
"Ben bir şeye sinirlenmedim, siz kafanızda kuruyorsunuz. Ben lavaboya gidiyorum." diyerek ayağa kalktım ve lavaboya doğru yürümeye başladım.
"Demek yeni sevgilisi ha, sevgili yapmış. Bravo.." kendi kendime konuşurken çarptığım kişi yüzünden kendime geldim.
"Önüne baksana!" dedim. Çarpan çocuk dönüp bana baktı.
"Kusura bakma kafam yerinde değ-Aa Seoyoung?" dedi. Beni tanıyordu ama ben neden onu ilk kez görmüştüm.
"Pardon?" dedim.
"Benim Dongwoo, aynı okuldayız ya." dedi.
"Ah şey...tabi evet." dedim. Yürümeye başladığım sırada bileğimden tutup durdurdu.
"Teksen birlikte takılalım mı?" dedi.
"Arkadaşlarımla geldim. Gerek yok." Tekrar yürüyeceğim sırada başım dönmeye başladığı için duvara tutundum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WANNABE
Teen Fiction"Olmak istediğim kişi...?" Kendimle ve düşüncelerimle yalnız kaldığım her an kendime bu soruyu sorardım. Ama artık her şey değişti. Ben kendim olmak istiyorum. Ne olursa olsun aynanın karşısına geçtiğimde gördüğüm şeyle gurur duyabilecek birisi ola...
