3. Bölüm

47 8 15
                                    

"Hayır"

Dedim kesin bir sesle. Gözlerimi babamdan ayırmıyordum. O da aynı şekilde dik bakışlarla karşılık verdi.

"Seçeneğin olduğunu sanmıyorum?" dedi tek kaşını kaldırarak. Gözlerimi kısıp gülümsedim.

"Haberleri takip edemiyorsun sanırım. Ailem var ya" dedim çok bilmiş bir sesle fakat tamamen sallıyordum. Ne o adamın yanına giderdim ne de o kadının. Ama gelin ve görün ki beni tek bir insanın bile sevmediği bu evde yaşamak beni öldürürdü.

"İkimiz de onların yanına gitmeyeceğini biliyoruz Nesrin. Sen akıllı bir kızsın ve kendini düşündüğünü biliyorum. O iki insanın evinde barınmak bile istemezsin. Üstelik nasıl insanlar olduklarını gördüm. Asla göndermiyorum seni."

Masadakiler şoktan çıkmış olacaklar ki itiraz sesleri yükselmeye başlamıştı bile. Kenan abim eve asla dönmeyeceklerini söylerken Miraç abim ise beni göstererek 'bu kız bu evde kalamaz' diye bağrıyordu.

Çıkan gürültü üzerine babam abimlere bakıp susmaları için uyardı. Anında sessizleştiler.

Bense durum değerlendirmesi yapıyordum. Kiminle kaldığımın önemi yoktu, Elif Hanım da Ahmet denen o adam da beni umursamayacaktı. Aslında onlarda kaldığımı iddia ederek Selma ablamda kalabilirdim.
İlerisini ise daha sonra planlardım. Şuan yakayı bu evden kurtarmam gerekiyordu.

'Ailene bu kadar kırılabiliyorken neden gitmek istiyorsun, ne değişti' diye sorabilirsiniz.
Neyin değiştiğini söyleyeyim. Abimler geri döndü. Bir zamanlar saçımı okşayan o ellerin şimdi ise Miray Akça'yı sarıp sarmalayacağını biliyordum. Benim tarafımdan yüzüstü bırakılan abilerim elbette bir kardeş isteyeceklerdi. Şuan istemeseler bile alışacaklardı. Çünkü her şeyden önce Miray Akça onların gerçek kardeşleriydi. Üstelik şu kısa zamanda gördüğüm kadarıyla gururlu, sabırlı, sakin ve güçlü bir kızdı da. Benim bugüne kadar gösteremediğim bazı özelliklerdi bunlar.

Ah... ve en çok da Deniz için gitmeliydim bu evden..

"Dün Elif Hanım numaranı istemek için aradığında iş için acil yurt dışına çıkması gerektiğini söyledi ve sana iletmemizi rica etti. Kendisi söyleyemediği için de özür diledi." diye devam etti babam. Nedense son söylediğine inanmamıştım. Kızını öyle bir adamın eline bırakıp kaçmış bir kadının mahcubiyet hissedebilme yetisi olamazdı." Ahmet denen o adi herifin de ne mal olduğunu gördük. Onun yanında kalamazsın" dediğinde kaşlarımı çattım. O adamın beni umursayacağını sanmıyordum bile. Rahat olabilirdi.

Bu sefer bana boş boş bakan Miray Akça konuştu kaşlarını çatarak, "İnan bana o ayyaşla kalmak istemezsin".

Masadaki herkes ona baktı. Zor bir hayat geçirmişti, bunu gözlerinden görebiliyordum. Masadaki diğer herkesin de bunu görebildiğini biliyordum. Onların göremediği ise o boş bakışların altındaki umuttu. Buzdan bir duvarla gizlemeye çalışıyordu umutlarını. Belki de ailesi olacağına dair bir umuttu bu.

Selim abimin ellerini masanın altına sokmadan önce sımsıkı kapatmış yumruk yapmış olduğunu gördüm. Ayyaş insanları sevmezdi. Tıpkı benim gibi.

Ben ise sevmemenin ötesinde deli gibi korkardım sarhoş insanlardan. Yetimhanede 5-6 yaşlarında arkadaşlarımla bazen yurdun dışını merak ederdik. Bazen bahçede oyun oynarken dışarı kaçar, çok uzaklaşmadan sokaklarda gezer ve kimse farketmeden geri dönerdik. Bir gün yine gizlice dışarı çıktığımızda bir sarhoş adam tarafından rahatsız edilmiştik. Çevredeki insanlar yardımıyla yurda geri dönebilsek de ne o an o büyük cüsseli adamın bize sarf ettiği iğrenç lafları ne de yurda döndükten sonra ruhumuza kazınan o cezayı asla unutamamıştım.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 21, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Eski AilemWhere stories live. Discover now