1. Bölüm

84 4 0
                                    

Anlamsız gözlerle telefondan instagram keşfetime bakıyordum. Oturduğum yerde bacak bacak üstüne atmış kimseyle ilgilenmiyor gibi görünüyordum. Kulağım ise onlardaydı. Cevabı bekliyordum... Net bir şekilde bildiğim o cevabı.

"Yaptığımız DNA testi sonucunda Ahmet Kanar, Nesrin Sancakoğlu'nun %99,99 biyolojik babasıdır. Eymen Sancakoğlu ise Miray Akça Kanar'ın %99.99 biyolojik babasıdır"

Herkes birkaç saniye es verdi hayata. Sessizleştik. Annemin burnunu çekişleri geliyordu sadece kulağıma.

Karşımda duygusuzca annemgili izleyen kıza baktım. Miray Akça... Belki de ailemin tüm sevgisini alacağı kız. Benim yıllardır dağıttığımı toplayacak kız. Benim kazanamadığım o aitlik hissini sonuna kadar hissedebilecek o kız.

Hayat gerçekten yaşamak için değersizdi.
Kazandığın hiçbir şeyin anlamı yoktu. Günün sonunda terkediyor, terkediliyordun.

Bu hayata 1-0 yenik başlamıştım. Terkedilmiş bir şekilde dünyaya salıverilmiştim. 10 yaşıma kadar yetimhanede pencereden ailemin gelip beni almasını beklemiştim. Ben hep beklemiştim aslında...

Ailem gelip beni aldığında daha 10 yaşımdaydım. Bana kaçırıldığımı, 10 yıl sonunda nihayet bulduklarını söylemişlerdi, beni evimden odamdan kaçıran adamlar ise babamın o dönem birlikte çalıştığı ortaklarıydı. Birkaç yıl sonra ölü bir bebek ile evleri yıkılan ailem ise beni aramayı bırakmış ve yasımı tutmuşlardı. Hayatlarına devam etmek zorunda kalan ailem, gerçeği ortağının bilgisyarında benimle ilgili belgeleri bularak öğrenmişti.

Rüyalarım gerçek olmuştu, hiçbir zaman terkedildiğime inanamak istememiştim. Benim gibi yetimhanede büyüyen çocuklar acı gerçekle yüzleşmeden önce çok hayal kurardı. Her şeyden önce hayal kurmayı öğrenmiştik biz. Hayallerimiz tekrar tekrar ezilip tek bir tozu bile kalmayana kadar düşlerdik. Ailemizin bizi nasıl merak ettiğini, bizi nasıl gelip kurtaracaklarını...

İlk birkaç yıl çok güzel geçmişti, hiç yaşamadığım, hakettiğim o hayatı yaşıyordum sonunda. Aslında haketmediğim, bana ait olmayam o hayatı... Abilerim vardı benim, beni sarıp sarmalayan. Selim abim, Kenan abim, Derya abim ve Miraç abim... Önüme taş çıksa alıp atarlardı, yere düşsem kaldırır hemen omuzlarına alırlardı. Peşimde koşan 7 yaşında kardeşim de vardı. Küçük adamım, Deniz'im... Yavru köpeğin annesinin peşinde koştuğu gibi takip ediyordu beni her yerde. O eve ilk girdiğimde her şey bu kadar güzeldi işte.

Annem, babam...

Yetimhanedeyken hep alıştırmalar yapardım kendi kendime. "Anne... Baba..." derdim boşluğa doğru kimse yokken etrafta. Yetimhanede kimse farketmezdi, görmezdi beni hasta olduğumda, mutsuz olduğumda, canım acıdığında...

Oysa ilk annem koştu bana yüzümü asık gördüğünde, ilk babam serdi dünyaları önüme bir eksiğim olduğunda.

Annem...
Anneme dönüp baktım duyduklarımdan sonra. Dolu gözleriyle Miray Akça'ya bakıyordu. Onun ağzından çıkacak tek söze muhtaç, sizi istemiyorum, dese canını verecek gibi bakıyordu.

"Annem dolu gözleriyle bana bakıyor, ne söylemesi gerekitğine karar vermeye çalışıyordu. 'Kızım lütfen yapma, seni ne kadar seviyorum bilmiyor musun? Abinler de seviyor seni, sadece biraz yoruldular. Seninle alakası yok güzelim' elleri beni telkin eder gibi saçlarımda dolandı 'bak gidelim istersen yanlarına. Sen onların kardeşisin bir tanem seni sevmez olurlar mı? Hem ben konuşurum onlarla, neden böyle yapıyor bu çocuklar anlarız annecim, gidemezler hiçbir yere merak etme'
Gülümsedim içten içe. Annem ne dersem inanıyordu bana, ne dersem seviyordu beni işte.. Bırakmayacaklardı beni hiçbir zaman. Peki ben neden hale terkedilmeyi bekliyormuşum gibi hissediyordum?? "

Eski AilemWhere stories live. Discover now