"Küçük bey hasta! Onunla görüşemezsiniz" dedi kararlı sesiyle. Ama tabi bende dururmuyum!

"Israr ediyorum! Hem, Yeliz hocanın haberi var! Hatta arayıp sora bilirsiniz!" Dedim. Adam bana baktı ardından eline telefonunu alıp yanımdan uzaklaştı.

İki dakika sonra geri geldi ve kapıyı açtı.

"Buyrun" dedi. Bende hemen girdim.

Büyük bir bahçeden geçiyordum. Yan taraflarda kırmızı ve beyaz güller vardı. Çok güzel duruyordu.

Çok geçmeden kapıya yaklaştım. Ve zile bastım. Bir kaç saniyenin ardında kapıyı beyaz gömlekli, dizine kadar gelen siyah düz etekli bir kadın açtı. Galiba hizmetçi diye geçirdim içimden.

"Buyrun kime bakmıştınız?" Dedi kadın.

"Çağanla görüşmek istiyorum" dedim.

"Üzgünüm, ama küçük bey hasta" dedi kadın.

"Görüşmek istiyorum. Merak etmeyin Yeliz hocanın izni var" dedim ısrarla. Kadın ikna olmuşa benzemiyordu.

"Korumalar izin verdi. Bu durumda Yeliz hocanın haberi var demektir" dedim. Kadın en sonunda geri çekildi.

"Buyrun" dedi. Memnuniyetle gülümseyip içeriye girdim.

Hizmetçi bana eşlik ederek beni ikinci kata getirmişti. Bir kapının önünde durdu.

"Burası" dedi. Kafamla onayladım.

"Bir ihtiyacınız varmı?" Diye sordu.

"Hayır teşekkürler" dedim hizmetçi gitti. Bende nefesimi dışarıya verdim.

Yavaşça kapıyı açtım. İçeriye girip kapıyı kapattım.

Bakışlarımı yatağa çevirdiğimde Çağan yatakdaydı. Yatağa yaklaştım. Gözleri kapalıydı. Ve zorla nefes almaya çalışıyordu. Yutkundum.

"Çağan.." dedim. Anında gözünü zorla açtı.

"T-tuana" diyebildi zorla. Hemen yanına çöktüm. Yarı baygın gözlerle bana bakıyordu.

Elimle alnına dökülen saçlarını geri taradım. Ve dudaklarımı alnına bastırdım. Tanrım! Diri diri ateşde yanıyordu sanki. Hemen geri çekildim. Hala bakıyordu.

"Çağan! Yanıyorsun!" Dedim telaşla. Tam birşey diyecek ken öksürmeye başladı.

Hemen ona yardım ederek yerinde doğrulamasını sağladım. Aklıma gelen şeyle ayağa kalktım.

"Çağan! Banyo yapmalısın!. Yapabilirsin demi?" Dedim. Omuz silkti.

Hemen banyoya girdim. Suyu ayarlayıp çıktım. Çağan uzanmıştı. Göz devirdim.

Hemen yanına geldim ve üzerindeki yorganı çektim. Mızmızlanmaya başladı.

"Üşüyorum!" Dedi. Kolundan tuttum ve yatakdan kaldırdım.

"Ya üşüyorum!" Dedi. Şuan 7 yaşındaki çocuktan farksızdı.

Zorla canım çıkarak Çağanı banyoya getirdim. Elimi suya soktum. Su ılıktı. Çağana döndüm.

"Hadi zorlada olsa banyo. İyileşmen için" dedim.

"Ama üşüyorum!" Dedi.

"AA napayım paşam!? Girmeyecektin soğuk suya!" Dedim. Dudaklarını büzdü.

"Bak gidiyorum geldiğimde banyo yapmış olucaksın! Yoksa kabusun olurum, hiç çekmezsin!" Dedim ve banyodan çıktım. Çağanın oflama seslerini duyuyordum tabi..

***
Elimdeki tepsiyle Çağanın odasına ilerliyordum. Hizmetçiler den çorba yapmalarını ve ilaç istemiştim. Çağanın düzelmesine umutluydum.

Sonunda odanın önüne gelmiştim. Tepsiyi bir elimde tutmaya çalışarak kapıyı açtım ve içeriye girdim.

Çağan bu sırada banyosunu yapmış, üstünü değişmiş, yatağında yorganına sarılıyordu. Ama bir sorun vardı. Saçları ıslaktı!

Oflayarak tepsiyi bir kenara koydum. Ve bulduğum havluyla Çağana yaklaştım.

"Kalk bakayım" dedim sitemle.

"I-ı istemiyorum" diye mızmızlandı gene. Nefesimi dışarı verdim.

"En azından yatakta doğrul!" Dedim. Yine mızmız lanınca sabır çektim. Kolundan tutup yatakta oturmasını sağladım.
Ardından havluyla saçlarını kurutmaya başladım.

Kuruttuktan sonra havluyu banyoda kirli sepetine attım. Tepsideki çorbayı alıp Çağanın yatağının kenarında oturdum.

Çorbadan bir kaşık alıp Çağana uzattım. Yüzünü yan tarafa çevirdi.

"Ciddimisin?" Dedim. Tekrar uzattım. Ama yine bakmadı.

"Çağan.." dedim. Cevap vermedi. Konuşmuyordu. Hepsi şu Giray meselesi yüzünden di.

"Hiç kimseye aşık değilim" dedim. Ve kurumuş dudaklarımı yaladım.

"Giray sadece arkadaşım" dedim ve devam ettim.

"Yalan söyledim.." bakışlarımı şuan elimdeki çorbaya dikmiştim.

"İçim soğumadığı için senden intikam almaya çalıştım. Bu yüzden Giray meselesini uydurdum. Beni sevdiğini biliyordum. Ve sana böyle bir oyun kurdum. Ben.." dedim ve durdum.

"Herşey için özür dilerim. İntikam hırsı gözümü kör etmişti. Ben böyle olacağını hiç düşünmemiştim" dedim. Uzun bir sessizlik oluştu. Kafamı kaldırdığımda bana baktığını farkettim.

"Çorbayı bana sen içirirmisin?" Diye yönelttiği soruyla gülümsedim. Elimdeki çorbadan bir kaşık alıp uzattım..

Çorbayı bitirdiğinde elimdeki tabağı tepsiye koydum. Bir peçete alıp ağzını sildim. İlaç ve suyu ona doğru uzattım. İlacı yutup üzerinden su içti.

"Tuana ateşimi ölçsene" dedi.

"Tamam termometre nerede?" Diye sorduğumda dudağını büzüp kısa bir bakış attı.

"Ya ne gerek var. Az önceki gibi ölç işte lütfen!" Dediğinde niyetini daha yeni anlıyordum. Kaşlarımı çattım.

"Çağan.." dedim uyarıcı sesle.

"Off tamam gerek yok!" Dedi. Ve bakışlarını yan tarafa doğru çevirdi. Gülümsedim.

Yüzüne doğru yaklaştım ve dudaklarımı alnına bastırdım. Şükür ateşi düşmüştü.

Geri çekildiğimde gülümseyerek bana bakıyordu. Boğazımı temizledim.

"Ateşin düşmüş. Bu iyi oldu. Hadi şimdi uyu" dedim.

"Tamam" dedi ve olduğu yerde biraz daha yaklaşıp kafasını dizime koydu. Yutkundum.

"Çağa-" derken beni susturdu.

"Uykum var, uykum va.." derken gözleri kapandı ve uyudu. Gülümsedim. Elimi nemli olan saçına götürüp karıştırdım..

Kestik!

Naber?

Bölüm nasıldı?

Gördüğünüz üzere Çağan ve Tuana barıştı!

Çağan artık daha mutlu.
Tuana da öyle.

Sence bundan sonra ne olur?

Yazım yanlışları için özür dilerim.

Yeni bölüm 70 oyda.

Kalın sağlıcakla!

Takıntılı ZorbamWhere stories live. Discover now