"Nereye gidelim?" dedi arkaşına doğru hafifçe eğilerek.

Niall omuzlarını silkmişti. "Açsan yemek yiyelim."

"Değilim ya, çıkmadan bir şeyler yemiştim."

"E o zaman sen karar ver oğlum, ben niye veriyorum? Bugün senin günün."

"Sahile gidelim."

Direksiyonu çevirip ara sokaklardan çıktığında Niall'ın "Gidelim gitmesine de," demesiyle gözlerini birkaç saniyeliğine ona çevirdi. Bir yandan kafasını sallayarak şarkıya eşlik etmesi ve arabanın içindeki yüksek ses Niall'ın konuşmaya girmesini zorlaştırmış olacak ki müziğin sesini kısıp "Harry de seni merak ediyordu, seni görmek istiyordu." diyerek direkt söze girdi. "Açık açık da gelmesini istemediğini söyledin, sence de biraz ağır olmadı mı?"

Onun adını duymasıyla durgunlaşıp dinlemeye başlaması Louis'nin kendisini sorgulamasına neden oldu. Haftalardır ondan haber alamıyordu çünkü son görüşmelerinde artık dayanamayıp onun gelmesini istemediğini söylemişti. Harry bunu başta kabul etmese de cidden bunu istediğini açıkça belli etmiş olacak ki, istediği anda bir telefon uzağında olmak şartıyla uzaklaşmıştı. O günden beri Louis onun eksikliğini hissetse de ne aramış ne sormuş ne de hastaneden çıkışının haberini vermişti. Niall aracılığıyla öğrendiğinde de gelmek istediğini biliyordu ama yine de gelmesini Louis ondan isteyememişti.

"Öyle mi oldu?" diye sordu bu yüzden. Aylardır ona bok gibi davranmasına rağmen Harry ondan bir saniye bile şikayet etmemiş, sırtını dönmemişti. Şu an bile arasa geleceğini biliyordu. Bütün bunlar ona haksızlık edip etmediği düşüncesini beynine yerleştiriyordu.

"Biraz öyle duruyor..."

Louis kavşağı dönüp sahile giden yola girdiğinde radyodaki şarkıyı değiştirdi. Bu sefer daha sakin bir şeyler açmıştı. "Düşündükçe ona haksızlık yaptığımı hissediyorum." dedi bir elini saçlarından geçirirken. "Ama hâlâ bir yanım kırgın ve güvenmek istemiyorum, bu yüzden arayıp çağıramam. Uzakta olması daha mantıklı."

"Uzakta değil ki, sandığından daha yakında."

"Ne demek bu?"

"Hastanenin yanında ev kiraladı." dedi Niall. "Sen ona artık gelmemesini söylediğinde gidip hemen hastanenin karşısındaki binada kiraya yerleşti. Sen çağırdığında hemen gelebilmek için."

Louis başını yola odaklarken omuzlarını düşürdü, sessiz kaldı. Niall da onun sessizliğinin sebebini anlayarak "Yaptıklarını telafi etmeye çalışıyordu." diye ekledi. "Senin onu çağırdığın hiçbir zaman, yanında olsa bile sana gelememişti. Şimdi senin onu istediğin her an yanında olmaya uğraşıyor. Bu yüzden, tamamen seni düşünerek gece vardiyası olan bir işe girdi. İnan bana, istemesen de görmesen de o uğraşıyor."

"Ne yani, yine en yakın arkadaşlar mı oldunuz? Niye onu bu kadar savundun ki şimdi?"

"Bir daha asla en yakın arkadaşım olamaz. O taht artık başkasının." derken gülümseyerek Louis'nin de gülümsemesi sağladı Niall. "Sadece gördüğümü söylüyorum ben."

"Ne yapmam lazım? Arayayım mı?"

"Eğer onsuz mutluysan arama." diyerek Louis'yi şaşırttı, tam tersini söylemesini beklemişti. "Seni gayet mutlu gördüm."

"Hastaneden çıktığım için mutluyum." dedi Louis. "İyileştiğim için mutluyum. O sikik herifi artık görmediğim için mutluyum. Her gün kendi kafama silah dayamadığım için mutluyum ben Niall."

Niall sessiz kaldığında bu sefer onun aklından geçenleri okumuş gibi iç çekerek devam etmişti konuşmasına. "İki haftadır onu görmüyorum ve sanırım görmek istiyorum. Yine de bunu ona söyleyemem, hemen gelir ve gelmesini istemiyorum."

Lost His Mind || Larry Where stories live. Discover now