+ Oh bide not kitlemiş sana.

Sinsice gülüyordu. Mahalle abisi tavrıyla beni benden alıyordu. Bir başkası şu hallerini görse belki ondan soğurdu ama ben onun içindeki samimiyeti ve kalbinin güzelliğini görüyordum. Yeni tanışmamıza rağmen yıllarca dostluk yapmış gibiydik.

- Hiç sorma. O yüzden dedim işte hala bitmedi mi diye.

+ İstersen gidip bir bakalım?

İçim kıpır kıpır olmuştu. Belli etmemeye çalıştım. Ne desem abes kaçmaz diye düşündüm.

- Boşver ya napacaz gidip bakıp da.

+ Gidelim oğlum ya, birkaç yakışıklı görürüz fena mı?

Dönüp ona baktım imalı bir şekilde. Ne demek istediğini anlamaya çalıştım.

+ Görürüz derken ben görürüm işte. Ay ne bileyim bir an yanımda Melisa varmış gibi düşündüm.

- Düşünme Cemrecim lütfen böyle saçma salak şeyler düşünme.

+ İyi iyi hadi gidiyor muyuz bak birazdan zil çalacak.

Çok istekli görünmemeye çalışıyordum ama gitmeyi de istiyordum bir yandan.

- İyi hadi gidelim yoksa susmazsın şimdi.

+ Aşk olsun ben çok mu konuşuyorum yani onu mu demek istiyorsun?

- Canımın içi sen hiç çok konuşur musun. Ağzın var dilin yok.

Karnıma doğru gelen bir dirsekle iki büklüm oldum. Gıcık ederek konuyu değiştirdiğimi düşünüyordum. Sadece sinsi bir kahkaha atıp yürümeye devam ettim.

Spor salonuna giriş yaparken saçımı elimle yana doğru taradım. Önce hocanın ve koşuşturmacaların sesini duyuyordum. İçeri girdikçe birkaç oyuncuyu gördüm ama görmek istediğim onlar değildi. Biraz daha içeri girdim ve saha tam olarak gözümün önündeydi. Sahanın içinde aradığımı bulmuştum. Koşturmaktan yanaklarının kızarmış olduğunu gördüm. Beni fark etmiyordu. Zaten fark edilecek bir noktada da değildim.

Biraz daha öne çıktım. O arkadaşıyla paslaşıyordu. Topu ona attı ve beni gördü. Ona gülümsedim. Sersem sersem bana bakarken omzuna topu yedi. Tabi herkes o anda onun baktığı yöne doğru yani bana bakmak için kafalarını çevirirken ben hemen birkaç adım geri atıp gizlenmeye çalıştım. Bunu fark eden tek kişi Cemreydi.

+ Napıyor o salak ya.

- Ne bileyim ben. Bari hocaya beni mahçup etmese.

Mecburen ona sallamaya başladım ben de. Başka çarem yoktu. Aksini düşünmek bile istemiyordum.

Cemre olayın üzerine çok düşmeden gözüne birkaçını kestirmeye başlamıştı. Ben de Cemrenin bir adım gerisindeydim. Bu sayede beni ve hareketlerimi göremezdi.

Gözlerim yine onu aradı ve çok geçmeden buldu. Artık kaçamak bakışlar atıyordum, öküz gibi bakınca her şey alt-üst oluyordu. Onun da dikkatinin dağıldığını fark ediyordum zira.

Basket atınca bana bakıp göz attı. Ben de sanki önemsizmiş gibi hareketler yapıyordum. Yine de gülmeme engel olamıyordum. Her ne olursa olsun kendimi kaptırmak istemiyordum. Çok geçmeden zil çaldı. Cemrenin 'hadi gidelim bunların bitireceği yok' demesiyle gitmek zorunda olduğumuzu anlamıştım. Arkamı döndüm ve o 5 dakikanın verdiği mutluluğu içimde hissetmeye devam ederek sınıfa koyuldum.

Sınıfa girdiğimizde Cemre benimle oturmak istediğini söyleyip çantasını ve kitaplarını sırama getirdi. Melisa buna pek tepki vermemişti. Aslına bakılırsa Melisa ile Bilge yüzünden yaşadığım krizden sonra sanki Cemre ile Melisa arasında da bir soğukluk var gibiydi. Benim yüzümden kimsenin ilişkisi bozulsun istemezdim, bunu bir ara Cemreyle konuşacaktım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 06, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sıradan Adam 🌈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin