#21

24 6 2
                                    

Şu an çok mutluydum. Sabahki huysuzluğum artık yoktu. Birinin mutluluğuyla mutlu olmanın verdiği keyfi yaşıyordum. İçimde bir fidan yeşermişti sanki. O güldükçe içimdeki fidan da daha bir coşkuyla büyüyordu.
Onun gözleri parlayınca o fidan da çiçek açıyordu. Onu üzgün görünce de o büyüyen ağaç yaprak döküyor, artık kurumaya yüz tutuyordu..

Onun ruh halinin beni bu kadar etkilemesinin sebebi neydi böyle? Evet, biliyorum. Artık bazı şeylerin farkındaydım. Kabul edemesem de anlıyorum sebebini. Beni diğerlerinden farklı yapanın sebebini şimdi daha iyi kavrıyordum. Her ne kadar bunu bastırmaya çalışıp başka yollara girmeye çalışsam da içine girdiğim o yolun beni nasıl yıprattığını görmüştüm.

Bunun bir çözümü yok muydu? Belki bir tedavisi vardır, ha? Belki psikolojiktir. Belki de şeytanın bir oyundur bu! Ne de olsa eskisi kadar dindar değildim. Uzaklaştığımın farkındaydım ama bu her şeyi inkar edip dinsiz olduğum anlamına gelmezdi. Belki gelip geçen bir şeydir, Olamaz mı yani?

Bilmiyordum. Tek bildiğim, onun gülüşünde kaybolduğumdur. Adını duymamla kalbimin çarpmasına hakim olamamamdır. Şu an olduğu gibi..

Seçmelerdeki zaferimizi kutlamak için kafeden birer kahve alıp parkın birinde oturmuştuk. Birlikte çok eğlenmiştik, espriler havada uçuşuyordu. Saat epey geçmişti, içim huzursuzdu annemden dolayı. Yine de şuan ki mutluluğu bozmak istemiyordum..

+ Ulan Bilge, amma da iyi top sektiriyorsun hee.

Cemrenin bazen bir erkek gibi davranıp sonra da ciciş kızlara dönüşmesi bugüne kadar çözemediğim özelliğinden biriydi. Bazen ortamlarda sert görünmeye çalışıyordu, çetin ceviz gibiydi. Yine de çok komik tavırları vardı.

Bilge bu sözlere gülmekle yetindi. Kahvesinden bir yudum aldı ve telefonuna baktı.

+ Oo saat epey geç olmuş.

Sonra bana baktı

+ Annen bir şey der mi?

Bir şey değil çok şey söyleyeceği kesindi. Eve gidince neyle karşılaşacağımı bilmiyordum ama her şey bir yana Bilgenin beni düşünmesi sevindirmişti, önemsiyordu.

- Kızar mı ki gerçekten?

Cemre de endişelendi bir an. İkisi de benden bir cevap bekliyordu.

+ Şey, aslında bu büyülü ortamı bozmak istemezdim ama gitsem iyi olacak.

İkisi de hep bir ağızdan "nolacak canım" dediler. Herkes ayaklandı. Ben de kalktım. Karton bardaklarımızı çöpe atıp yola koyulduk. Bilgenin telefonu çalmıştı. Arayanın kim olduğunu merak ediyordum. Bilgenin annesiymiş. Aklıma hemen benim telefonum gelmişti, elime aldığımda elli kere annemin aradığını gördüm. Okuldayken hep sessize alırdım ama bugün çıkışta düzeltmeyi unutmuştum.

+ Olamaz, annem de beni elli kere aramış. Ağzıma sıçacak bu sefer.

- Hadi ya. Napsak acaba. Filiz teyze de abartıyor yani. Benim annem bile bu kadar düşmez üstüme.

Cemre haklıydı. Onun bu kadar endişelendiğini hatırlamazdım geç kaldığı zamanlarda. Maalesef ben öyle değildim.

Bilgenin konuşmasına şahit olmuştum. Şoförlerinin hemen gelmesini istedi. Hangi parkta olduğumuzu söyleyip telefonu kapattı.

+ Hep beraber size gidelim. Okul çıkışında yaşananları anlatırız. Filiz teyzem anlayış gösterir.

- Bilmiyorum ki.

Sıradan Adam 🌈Where stories live. Discover now