Eve yaklaştıkça Lina'nın yanında Chris'in sesini de duymaya başladığında Chris'in  de orada olmasına, her zamanki gibi, göz devirdi. Her ne kadar Chris'i seviyor olsa da sürekli Lina'nın dibinde olması sinirini bozuyordu. Her zaman yan yana olmak zorunda değillerdi!

Sesleri netleştikçe Mert'in adımları yavaşladı ve duyduklarıyla kaşları çatılmaya başladı.

"Hazır değiliz." dediğini duydu Chris'in. "Rose onca çalışmaya rağmen henüz doğru düzgün hazırlanamamışken şimdi bir de uyuşturucu muhabbeti ortaya çıktı. İlaçları bırakmaya çalışmak gücünü ne kadar azalttı sen benden daha iyi biliyorsun. Bu şekilde kafese giremezsin. Oradan ancak cesedin çıkar."

Mert Ege sessiz adımlarla kapıya biraz daha yaklaştı konuştuklarını daha iyi duymak için ve sırtını duvara yasladı. Görünmek istemiyordu. Önce neler olduğunu anlamalıydı.

"Farkındayım bunun Chris. Ama başka çaremiz yok. Gün belirlenmiş bile."

"Rose beni duymuyorsun galiba!" diye yükseldi birden Chris. "Fiziksel olarak bile doğru düzgün gücün yerinde değilken şimdi üstelik zihinsel olarak da güçsüzsün. Önceden belki bir şansımız vardı ama bu şekilde artık bu sadece intihar olur."

Mert iyice sırtını duvara verdi.

Kafese girmek diye bahsettikleri şey kafes dövüşleri olamazdı değil mi? Çünkü Lina neden dövüşlere katılmak istesindi?

Lina'nın "Aslında dövüşe ilk katıldığım zamanlardan pek bir farkım yok şimdi." diyen fısıltılı sesi tekrar kulağına gelince yine onlara dikkat kesildi Mert.

"Ne demek istiyorsun?"

Ufak bir sessizlik oldu. Sonra ise derin bir iç çekme sesi duyuldu.

"Diyorum ki... yani demek istediğim ilk dövüşlere katıldığım zamanlarda da zihnen tam olarak kendimde değildim. Uyuşturucu kullanıyordum ve bu yüzden aslında kazanabiliyordum."

"Yine de Rose şu an bırakma aşamasındasın yani çok daha güçsüzsün."

"Evet ama..."

Mert kaşlarını çattı. Lina'nın nereye varmak istediğini anlamıyordu.

"Ne demek istiyorsun Rose?"

"Esra'nın buraya köstebek olarak yerleştirdiği adam, Barış."

"Ne olmuş ona?"

"Esra bana vermesi için ona ilaçları verdiğinde Barış dozları vermesi gerekenden daha azını verdiğini söylemişti. Yani ilaçlardan arta kalanlar var. Belki dövüşlerden önce onları alırsam-"

"Saçmalama!"

Mert dişlerini birbirine bastırdı. Gerçekten de saçmalama Lina!

"Başka çözümün var mı acaba senin?! Aklına bir şey geliyor mu?!" diye yükseldi Lina da Chris gibi. "Ben de tüm bunların olmasını istemiyorum ama en mantıklı olan bu!"

"Bunda hiçbir mantık yok Roselyn. Hiçbir mantık yok! Uyuşturucuya tekrar başlamaktan bahsediyorsun hem de bile bile! Üstelik bırakmanın ne kadar zor bir süreç olduğunu en iyi sen biliyorsun!"

Lina sessiz kaldı. Mert kız kardeşinin şu an  kafasından neler geçtiğini öğrenmek için her şeyini verebilirdi.

"Biliyor musun kafes dövüşlerine katılmaya karar verdiğin an zaten Jeremy'e ettiğin yemini bozmuştun ama uyuşturucuya tekrar başlamayı düşünerek kendine verdiğin yemini bozdun." dedi Chris hayal kırıklığı kokan sesiyle.

"Ben de kendimle gurur duymuyorum Chris!" dedi Lina nefretle. "Ve tüm bunları keyfimden de yapmıyorum. O yüzden bana öyle bakmayı kes!"

Mert uzunca bir süre içeriden bir ses duymadı. Öyle ki tam sırtını duvardan çekip onlara görünmeden eve geri dönecekti. Fakat o sırada Chris'in sesini duydu ve oradan hızlıca ayrılmaya fırsat bulamadan çocuğun evden çıkan adım seslerini.

NapervaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin