Berge işaret parmağını iğnenin ucuna bastırdığında anında kendini gösteren kan damlalarıyla adam da yavaştan ayılmaya başlamış, bağırıyordu.

"Bana ne yapacaksınız?! Beni bırakın hemen." Adam tüküre tüküre konuşurken Berge adamı hiç duymamış gibi parmağından çıkan bir damlayı adamın yüzüne damlattı.

"Benim kanım, zehirdir Lema." Adamın teni birden kızarmaya başladığında Lema şaşkınlıkla izliyordu. Hemen ardından kabarcıklar çıkmaya başladığında Berge bir damla daha damlattı.

"Damla sayısına göre zehrimin etkisi de türü de değişir. Değişmeyen tek şey ise hepsinin ölümcül olmasıdır."

Adam bu sefer nefes alamamaya başladığında Lema, onun gücünü anlamaya başlamıştı. Her damla miktarı başka bir zehri ifade ediyordu. Bu inanılmazdı! "Bu çok güçlü bir yetenek."dedi Lema dikkatle adamı izlerken. Yine hiçbir şekilde korkmaması veya tiksinmemesi herkesi şaşırtırken Berge parmağına bir pamuk tuttu ve geri çekildi. Bu sefer öne çıkan ise Eflah'tı.

"Benim kanım, şifadır." Lema'nın gözleri irileşirken hayrete düşmeden edemiyordu. "Kanım her türlü hastalığı iyileştirir."

Eflah, adama bir damla kan damlattığında bu adamın iyileşmesi için yeterli olmuştu. Kızarıklıklar ve kabarcıklar bir anda yok olurken Lema hayranlıkla konuştu.

"Bu çok güzel. Benim gücüm olsun isterdim böylece sevdiğim kimsenin canı acımazdı." Lema'nın kurduğu cümleyle Eflah hızlı adımlarla yürüyüp onu kolları arasına aldı.

"Benim gücüm , senin de gücün abim. Kimi istersen iyileştiririm ben." Lema'nın gözleri ışıldarken neşeyle şakıdı. "Söz mü?" Agâh bey, bu görüntüyle mutlu olmadan edemiyordu. Lema şimdiden herkesin öylesine içine işlemişti ki bundan sonra hiçbir kuvvet onu ailesinden ayıramayacaktı.

Eflah'ın dudağının kenarı hafifçe yukarı kıvrılırken mırıldandı. "Söz."

"Çok bilmiş Eflah da gösterisini yaptığına göre sıra bana geldi. " Pars, hâlâ Lema'ya sarılan Eflah'a ters ters bakarken Lema gülmeye başladı. Bu ailenin kıskançlıkları çok mu tatlıydı yoksa ona mı öyle geliyordu anlamıyordu.

"Senin gücün ne?"dedi Lema merakla Eflah'tan ayrılırken. İlgisi şimdi tamamen Pars'ın üzerindeydi. Pars bundan memnun bir şekilde kendi yapabildiklerini anlatmaya başladığında Agâh bey bu oğlan iflah olmaz der gibi başını iki yana sallıyordu.

"Kanım sadaakati temsil eder. Kanımın temas ettiği her hayvan büyük bir sadakaatle bana bağlanır, aramızda bir bağ oluşur. Onların her halinden anlayabilir, dolaylı yoldan iletişim kurabilirim. Benim hislerime göre hareket eder ve ne dersem onu yaparlar."

Pars'ın deri ceketinin içinden kıvrılarak boynuna bir yılan çıktığında Lema daha kısa süre önce o ceketi tuttuğunu hatırlarken bir yılanı nasıl hissedemediğine şaşırdı. Lema'nın elleri birbirine kenetlenirken ağzı şaşkınlıkla aralanmıştı.

"Kızı büyüledi."dedi Berge sinirlenerek."Puşt."

Lema heyecanla bağırdı."Başka hangi hayvanların var?" O kadar neşeli görünüyordu ki Berge'nin siniri anında geçerken Pars anlatmaya koyuldu.

"Evimizin arka bahçesi hayvanlarla dolu. Normalde evin içinde de özgürce geziyorlar ama sen korkarsın diye eve almıyoruz."

Lema bu kadar düşünceli olmalarına sevinirken kafasını iki yana salladı. "Hayır korkmam ben alabilirsiniz. Hangi hayvanlar var?" O kadar heyecanlanmıştı ki nerede olduklarını bile unutmuş, kıpır kıpır yerinde duramıyor, parmak uçlarına yükselip iniyordu. İki yandan at kuyruğu yaptığı saçları onun her hareketinde salınırcasına hareket ederken bu şirin görüntüsünü herkes gülümseyerek izliyordu.

KAN BAĞIWhere stories live. Discover now