Ya ben bunu yerim çok tatlı. Minicik elini tutup sıktım. Gülümseyip sesime yumuşak bir tını koyarak “Ben de Gaye ve sen istersen de halan olabilirim” dedim. Gülümseyip kucağıma atladı.

“Hmm şimdi halacım, Bu benim annem Esila. O senin yengen yengen.” diye bilmiş bilmiş konuştuğunda yanağına sulu bir öpücük kondurup Esila’ya baktım. Sıcak bir gülümsemeyle baş selamı verdi tabii ki de ben de selam verdim.

Minik Ahu’muzsa yanağını silerek yakınıyordu. “Hala, yanağımı ısırdın! Babaanne halam beni ısırdı.” Deyip Sümeyye hanımın kucağına gitti. Herkes tabi ki Toprak dışındaki herkes bize gülerek bakıyordu. Salon kapısından ağlama sesi duyduğumda o tarafa baktım.

Küçücük minicik tek lokmalık bir çocuk vardı karşımda. Ailenin en küçüğü Oğuz bu olmalı.
Ya bu minikler niye bu kadar tatlııı?
Sümeyye hanım “Oğlum uyandın mı sen?” Deyip Oğuz’u kucağına aldı. Oğuz kafasını Sümeyye hanımın koynuna koymuştu ayriyeten dikkatlice bana bakıyordu. Gülümsediğimde utanıp gözlerini kaçırdı.

Ya ben bu çocukları tek lokmada yerim. Lokum bunlar lokum.

"Ee kızım bize biraz kendinden bahsetsene."
Ben etrafı incelerken bir an da benimle konuşan Sümeyye hanım ile başımı duvardaki koskocaman tablodan aldım.

"Siz sorun ben cevaplayayım."

"Mesela nerde yaşıyorsun? Evli misin? Evliysen çocuğun var mı? Değilsen hayatında biri var mı? En yakın arkadaşın kim? Ne iş yapıyorsun? Nelerden hoşlanırsın?"

Nefes al be kadın!
Gözlerimi kıstım. Bütün bu sorular aynı bir annenin soracağı türden sorulardı. Benimle ilgili her şeyi bilmek istiyordu. Sesimi yumuşatmaya çalışarak konuşmaya başladım.

"Hmm 3+1 bir evde yaşıyorum. Yaşıyorum derken arkadaşımla yaşıyorum. Adı Alp, hastanede de görmüş olmalısınız. Evli değilim ve hayatımda da biri yok. En yakın arkadaşım hatta kardeşim Alp. Doktorum ve .... Özel Hastanesinde çalışmaya yeni başladım. Müzik dinlemeyi ve yemek yemeyi çok severim. Bir de her türlü dövüş türüne bayılırım."

Ne yani adam öldürüyorum diyemem adam dövmek daha mantıklı.

Toprak dışında herkes beni ilgiyle dinliyordu. Bu adamın benle alıp veremediği ne? Bir de “nah döversin sen” diye mırıldanmıştı sadece ben duymuştum. Sakin Sedef sakin...

Bu sefer de beybabamız konuşmaya başladı.
"Çok güzel bir hayatın varmış kızım. Doktorsun demek. Peki ne doktorusun?"

Doğrudur beybaba çok güzel hayatım(!) var...

"Acil servis doktoru."

Biz konuşmaya devam ederken yemeğin hazır olduğunu söylemek için orta yaşlı bir kadın içeri girdi. Herkesle birlikte ben de ayaklandım. Yemek masasının olduğu yere geldiğimizde uzunca bir masa bizi karşıladı. Üstünde çeşit çeşit yemek vardı. Herkes sırayla kendileri için ayrılmış sandalyeye otururyken ben ayakta kaldım.

Nerde oturcam aq?
Benim ayakta kaldığımı gören Egemen eliyle yanındaki sandalyeyi gösterdi. Ben onun yanında oturunca etrafa bakmaya başladım. Bütün odalar saraydan çıkmış gibiydi. Büyüktü, sadeydi ama güzeldi.
Herkes yemeğe başlayınca bende başladım.

Aç ayı oynamaz diye bir söz vardır. O sözü değiştiriyoruz. Aç Sedef çekilmez. Açken ben, ben değilim. Açken bana yaklaşmayın.

En son doyduğuma kanaat getirdiğimde yerimde dikleşip kafamı kaldırdım. Herkes işini gücünü bırakmış bana bakıyordu.
“Kızım doymadıysan Gül’e söyleyelim biraz daha yapsın”

Mafya Doktor Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt