''Israr etme Chanyeol sana bu konu hakkında başka hiçbir şey söylemeyeceğim. Herkes asıl görevlerinde kalıyor ve senin asıl görevin Baekhyun'u korumak. Her yere koşup, herkesle ilgilenemezsin değil mi?''

''Peki ya diğerleri?'' Ellerimi tezgahın üzerine bastırıp rahatlamaya çalıştım. '' Yedi yıl önce o çeteden olanların birçoğunu öldürmüştük, şimdi kaç kişiler? Kendilerine başka bir patron seçmeyi nasıl kabul edebildiler? Dahası... Ne yapmak istiyorlar?''

Kan izleriyle kaplı parmaklarını izledi birkaç saniye boyunca ardından mutfağın ortasındaki adanın yüksek sandalyelerinden birine oturdu. ''Baekhyun'un durumu nasıl? Şu üzerinde bir şeyler denemeye çalıştığınız iş nasıl gidiyor?''

''Gelişme kaydediyor, her ne kadar yavaş ve sakin davranmaya çalışsam bile bir tarafım onun bir an önce normal bir genç gibi insanların içinde rahat takılması için baskı kurmak istiyor. Dışarıya çıkmasını, sıkılana dek susmadan konuşmasını, bedenine büyük gelen onu daha da solgun gösteren kıyafetlerdense daha canlı renklerde giyinmesini, iştahla yemek yemesini, korkmadan aynaya bakmasını istiyorum. Bazen bunu o kadar çok istiyorum ki onu zorlayacak olan kişi benmişim gibi hissediyorum, onu iyi hissetmesi için teşvik etmek yerine bir kabusa dönüşmekten korkuyorum. ''

''Bu hafta sonunu yine evde mi geçirecek?''

Hımladım. Ona dışarı çıkmayı ve annesini ziyaret etmeyi teklif etmiş olsam bile kabul etmemişti, babasının yoğun olduğunu ve annesinin ölüm yıl dönümü yaklaştığında babasının araya görünür bir çizgi çizdiğinin de farkındaydı, bu yüzden evde kalmaktan başka yapabileceği bir şey yoktu. 

''Babasının yerine geçmeyi kabul etti.'' Mırıldandığımda Minhyuk masanın üzerine doğru eğildi. Yanlış duyduğunu düşünüyor olmalıydı , tekrar etmem için sessizce bana beklerken şaşkınlıkla büyüttüğü gözleriyle bana bakıyordu.  ''Başta kızgınlıkla söyledi, daha sonra sakinleştiğinde tekrar etti o an kendinden emindi. Gelecekte başka şeyler yapmak istese bile onun için başka bir dünyanın olmadığına emin olmuş gibi konuştu. Sanki sanatla ilgilenmek istese geride kalmış tüm ailesinin ona karşı çıkacağını ve zorla onun eline ağır silahlardan birini vereceğini biliyor gibiydi. ''

''Doğrunun bu olduğunu biliyorsun değil mi? Başka bir şeyle ilgileniyor olsa bile izin vermezler, başka birisiyle evlenmek istiyor olsa bile çetenin çıkarları doğrultusunda kim uygunsa onunla evlenmesini sağlarlar, başka bir yerde yaşamasına da izin vermezler. Ona ait bir hayatı olmadığını en iyi o biliyor.''

Üzgün gözlerle bana bakmaya devam ettiğinde kapının sesini duydum. Daha sonra zayıf bir öksürüğü ve hemen ardından titrek bir sesle fısıldanan ismimi. Mutfaktan çıkıp koridora ulaşmam bir saniye bile sürmemiş olmalıydı, ne zamandır tuttuğumu bile bilmediğim nefesi verirken Baekhyun uykulu gözlerle bana bakıyordu.

''Yanımda yoktun.'' dedi, işaret parmağı gözünü ovuştururken. Olduğu yerde durmaya devam ediyordu, ona yaklaşmak istesem bile yeni uyandığı için vereceği tepkiyi kestiremiyordum. ''Bir anlığına gözümü açtım ama odada değildin. Seni rahatsız mı hissettirdim?''

''Hayır .''

''Uyuyamadığın için mi odamdan çıktın?''  Doğruca bana baktığında soruya hazırlıksız yakalandığımı hissettim. Sandalyede oturmak rahat değildi ancak onunla aynı yatağı paylaşacak kadar yakın değildim, o böyle bir şeyi teklif etmemişti ve bu teklifi dile getirecek kadar delirmemiştim henüz. Uyuyamadığım doğruydu ama odadan çıkma nedenim sadece bu değildi. 

''Kontrol etmem gereken şeyler vardı.  Rutin kontroller önemli bir şey yok ayrıca çok fazla uykuya düşkün birisi de değilim. Bunun hakkında düşünüp kendini suçlu hissetme lütfen.''

Love Killa / ChanBaekWhere stories live. Discover now