13] artık avuçlarımdasın

268 35 80
                                    

Taehyung jungkook gorurseniz yorum atin kör oldum ararken

///

"karanlığın içinde kaybolmuştum ama sonra onu buldum. seni buldum.."

"Pirpir birazcık dışarıda gezip geleceğim." etrafa dağılmış eşyalar arasında arkadaşının üzgün ruh halini hissedermiş gibi onun ayaklarına sürtünüyordu kedisi. Kucağa alınmadığı için sinirlenmiş olmalı ki bir anda sürtündüğü ayaklardan destek alarak yatağa oradan da harry'nin kucağına atladı.

Fazla yaramaz bir kediydi ama
harry'nin kötü hissettiği her an bir uysallik abidesine dönüşüyordu. Kucağından inmiyor ve yüzünün her yerine ıslak burnunu bastırıp kendince arkadaşını öpüyordu.

"İyiyim." kucağındaki siyah kedinin ıslak burnunu bu kez o öpüp yatağına koydu ama geri kucağına tırmanan kedi onu kolay kolay bırakacağa benzemiyordu. Pirpir bile korkuyordu artık harry'nin kendini yaralamasından.

Dudakları titrerken ve çenesi sürekli kırışırken bir de pirpir'a laf anlatıyordu harry.

"Louis'le olacağım." louis'nin ismini duyduğu anda taş kesilen kediye çok şaşırıyordu. Pirpir bir anda kollarından aşağı atlayıp yatağın altına girmişti çoktan. Kendisi kırmızı gözleri ilk kez canlı canlı gördüğünde bile bu kadar korkmamıştı.

Pısırık pirpir.

Yere dağılan eşyalarına basmamaya özen göstererek, odanın her yeri eşya
doluyken bu biraz zordu, sandalyesinin üstündeki hırkasını alıp penceresine gitti. Kesilmiş totorolu atkısını gördü yerde, en sevdiği atkısıydı ve en sevmediği insan onu kesecek hakkı buluyordu üstünde.

Daha louis'ye bile göstermemiştim, şimdi yeni bir favori seçmem gerekiyor diye söylendi dişleri birbirine çarparken.

Penceresinden giren rüzgar dışarının ne kadar soğuk olduğunu hissettiriyordu ve harry çok üşüyordu ama bunu umursamadan ince hırkasını giyip önce penceresinin önündeki kiremit çatıya, ardından kimse ilgilenmediği için otlar kaplamış arka bahçelerine atladı.

Yüksekliği yanlış hesaplamış olacak ki beklediğinden sert bir düşüş yaşadı. Dizine hep çim lekesi bulaşmıştı ve eli çakıl taşlarına sürtmüştü.

Zaten dudağı büzük duran ve ağlamaya yer arayan çocuk canı çok acımasa da mızmızlanmaya başladı. Ağlamamak için kendini tutuyordu. Baştan beri hatta totorolu atkısını yerde kesik görünce bile ağlamamıştı şimdi de ağlayamazdı.

Gelir gelmez bozmuştu düzenini babası. Gerçekten sevmiyordu bu adamı.

Bir kaç yıl önce başka bir şehre taşınmış komşularının ışığının yandığını gördü yaşlı gözlerinin müsaade ettiği kadar. Küçüklüğü bu evdeki çocukla geçmişti ama çok önceden gitmişlerdi. Geri gelmişlerdi demek.

Çizilmiş elleri cebinde az ilerdeki yürüyüş parkına adımladı. Uzun bir yokuş vardı önünde ama bacakları çok yorgundu.

Biraz tırmanma sonunda yürüyüş parkına gelmişti. Etrafta kimse yoktu ama bir kaç çiftin konuşma sesleri geliyordu kulağına. Yüzünü yere eğip parka girdi. Hiç makyaj yapmamıştı, kesin çok çirkin görünüyorum diye düşündü.

Babası yeterince çirkin olduğunu yüzüne vuruyordu zaten, başkalarının görmesine gerek yoktu.

Girişten biraz uzakta göze batmayan bir banka oturdu. Elindeki jelibon paketinin yanına bırakıp cebindeki telefonu çıkardı.

thoroughbred | larryWhere stories live. Discover now