Şaka gibi ben bu güzeller güzeli perimi bulamayacaktım. Şu an bu yatakta kimse yatmayacatı. Ev de kahkahaları olmayacaktı. Mutfakta bizimkilere eziyet çektirmeyecekti. O güzel yeşiller olmazsa yapamazdım ki ben. Bunca zaman nasıl yapmıştım. Eğildim ve öptüm. Bizimkiler ile salona geçtik.

Son durumun kısa bir özetini geçtik.

"Komutanım babanız?"

"Anlatıcam. Babam ne derse desin kardeşimi yanıma alacağım. Neyseee! Kim yemek hazırlıyor yada ısmarlıyor"

Bunu demem ile herkes başka yöne baktı.

"Kalk!"

Komutum ile de aynı anda kalktılar. Mutfağa geçtim peşimden de tim. İnternette yemek tarifi açtım. Önce iş bölümü yaptırdım.

Başlayalım bakalım.

*********

Bağırmamak için yumruk yaptığım elimi ısırıyordum.

"Yarım saat lan, yarım saat. Alt tarafı yarım saat boyunca arkamı dönemedim. Mutfağın hali ne. Bardak takımı ortada yok. Hadi herşeyi geçtim tavanda yumurta ve el izi var. "

Suç bende geçen sefer olanlardan sonra ne diye mutfağa sokuyordum ki! Bu mutfak nasıl temizlenecekti. Ha bir de temizlemeye çalışmış ve temizlik kovasını yere dökmüşlerdi. Perimin korkmayacağını bilsem bağıracaktım. Yok bu böyle olmazdı bir daha mutfağa adım atmayacaklardı. Pardon atamayacaklardı.

"Demir şu tavanı sil, Emre ve Turan tezgâhı toplayın. Kalender ve Burak yerleri temizleyin. Ben de şu yanan şeyleri kaldırayım. Hayır yani alt tarafı kek kısır yapacaktık. Of! Haydi başlayın da yemeğe dışarı çıkalım."

Bir kaç kavga eşliğinde etrafı toplamıştık. Tim yemek yiyeceğimiz yerde toplanmak üzere dağılmış ve hazırlanmaya gitmişlerdi. Üstleri başları da batmıştı. Ben de hazırlanmış uyuyan perimin uyanmasını bekliyordum. İstediği kadar uyuyabilirdi.

Çolak meselesi vardı birde. Uzun süredir peşindeydik. Hatta timin genel amacı da  Çolak idi. Bu yüzden kurulmuştu. Ama zamanla başka şeylere de bakmıştık. Aslında aklımda bir şey vardı. Riskliydi ama perimi takip etmek üzere oraya göndersek ve Çolak ortaya çıkınca baskın yapsak yakalardık .

Şöyle bir şey de vardı perim ismini duyunca bile ağlamaya başlıyordu. Onun korkması ağlaması en son isteyeceğim şey bile değildi. İsteyeceklerim listesinde ağlaması bile yoktu.  İyi insan düşünmenin üstüne gelirmiş.

"Arda abi,"

Yakında sadece abi diyeceksin bebeğim.

"Perim, tünaydın."

"Ne tünaydını yaa! Akşam olmuş."

Gülümsedim ve yeni uyandığı için dağılmış saçlarını karşıtırdım.

" Uyandığın odadaki dolapta ihtiyacın olan şeyler var. Hazırlan da dışarı çıkalım."

"Evime mi gittiniz?"

Orası senin evin değil güzelim. Başımı hayır dercesine salladım.

"Bir arkadaşımdan rica ettim senin için gerekli şeyleri aldı."

Utançla başını eğdi. Elini tuttum ve yanıma oturttum. Bu kıza kaç kere başını eğme diyecektim ben artık. Çenesini tuttum ve kaldırdım.

"Utanma perim. Hem kaç kere başını eğme diyeceğim ben sana"

"Hani hep derdin."

"Diyeceğim zaten..."

"Nereye gideceğiz!"

BÜYÜK OYUNWhere stories live. Discover now