why are you calling me Gina?

314 26 4
                                    

Bugün fazla sakinlerdi. Tanrı bilir yine ne planlıyorlar?

Bir Tanrının günü beni bırakıp kendi işlerine baksalar n'olur sanki?

Telefonumun sesi ile gözlerimi masadaki telefon ekranında gezdirdim.

Benjamin <3

Doğru beni Peter dışında kim arar ki? Bakmaya bile gerek yoktu. Yemek masasından kalktım ve lavaboya doğru ilerken telefonu açtım.

"Bu telefon niye geç açılıyor acaba?"

"Yemek yiyordum." dedim boş tuvalet ararken.

"Güzel, onlar yine sana sataştı mı?"

Başımla red ederken tuvalete girdim ve klozetin üstüne oturdum. "Hayır, bugün fazla sakinler."

Peter'dan birkaç mırıltı sesi çıktı. "Sen yine dikkat et."

"Tamam, ediyorum zaten." dedim ve küçük soluk bırakınca, "Sen neden aradın?" dedim.

"Hiç."

"Peter."

"Bir şey yok ya!"

"Peter Benjamin."

"Gina..."

"Benjamin."

"Bugün akşam bir yemek, sadece sen ve ben?"

Gülümsedim.

"Ben de bir şey oldu sandım. Tabii ki olur. Ne zaman alırsın beni?"

"Sen ne zaman istersen."

"O zaman ben seni ararım."

Peter'ın gülümsediğini buradan hissedebiliyordum.

"Pekala.." diye uzattı Peter.

"Akşam görüşürüz.." diye mutlulukla konuştum.

Aynı şekilde Peter'da, "Görüşürüz Gina." dedi.

Sanki hep adımı söylemek istermişcesine söyledi ve kısa süre kapatmama seansından sonra telefon nihayetinde kapandı.

Lavabodan çıktım ve elimi yıkadım. Elimi yıkandıktan sonra bir elimi üstüme silip telefonu elime aldım ve diğer elim ile tuvalet ışığını kapattım.

Ama keşke yapmasaydım.

Telefon elimden düştü, vücudumda hissettim dalga ile bolca elektrik çarpmış ve yere yığılmıştım.

Ve ardından büyük kahkalar ve "Ambulansı arayın!" sesleri işittim. Gerisi yok.

<><><><><><><><><><>

"Özür dilerim, planını mahvettim." diye suçluluk duygusuyla konuştum.

"Hey Gina! Bu senin suçun değil. Şu psikolojiden çık artık."

Başımla onayladım.

"Hem ben söz verdim." dedi Peter ve o sırada içeri servis girdi.

"Akşam olduğuna göre... Sadece sen ve ben olduğumuza göre.."

Gülümseyerek Peter'a baktım.

Peter'da bana gülümsedi ve servis tabağını hasta sehpasına koyup bana yedirmeye başladı. "Ama sen..?"

"Sen yersen ben de yemiş olurum, Gina."

Gülümseyerek başımla onayladım ve uzattığı kaşıktaki çorbayı içtim.

Ben yemeğimi yerken hemşire serumu yeniledi ve servisi alıp odadan çıktı.

Yemek bittikten sonra Peter'a bir şeyler yedirmeye başladım. İkimizde doyduktan sonra yana kaydım ve boşluğa vurarak, "Hadi, gel." dedim.

Peter başıyla red etti. "Seni rahatsız ederim."

"Eğer benimle yatmaz isen beni rahatsız edersin." diye konuştum.

Peter hafifçe güldü ve ağır hareketler ile yanıma yattı. "Bütün gece buradayız, değil mi?"

Peter başıyla onayladı.

"Senide buralara sürüklüyorum, Peter."

"Eğer yanımda sen olacak isen seninle mezara bile gelirim, Gina." dedi göz bebeklerime bakarken.

Gülümsedim.

Gülümsedi.

<><><><><><><><><><>

Yerimde rahatsızca kıpırdandım. Peter yavaşça gözlerini açtı. "Seni rahatsız mı ettim?"

Başımla red ettim. "Hayır, sadece.."

Peter, uykulu ve merakla diyeceğim şeyi beklerken yerimde rahatsızca durdum ve o soruyu sordum.

"Peter, neden bana Gina diyorsun?"

<><><><><><><><><><>

<><><><><><><><><><>

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Döngü - Peter ParkerWhere stories live. Discover now