Ben Senin İçin Kullandığın Bir Kadın

Start from the beginning
                                    

"Bir şey olacağı yok, çok denedim, bırakamıyorum. Boşa çabalayacağız." Boşa değildi işte, böyle hisselerinin tek sebebi önsüz bir hiç olduğunu düşünmesiydi.

"Daha önce denediklerinde, yanında ben yoktum ve bir yere varamadın belki ama, bu kez iyileşeceksin." Buna inancı yoktu, bu belli bir şeydi. Gözlerine kim baksa bunu görürdü. Yaşamak istiyordu ama başaracağına inancı yoktu.

"Kaç yaşında başladın?" Bir süre sessiz kalarak düşünmüştü. Halsiz ve bitkindi, hasta olabilecek kadar bitkindi hemde.

"26 yaşımda başladım, şimdi 27 sonlarına doğru ilerliyorum ve hâlâ başladığım yerdeyim. Mesela, yemek niyetine günde üç öğün kullanıyorum ve belli ki saati çoktan geçmiş ve vücudum bunu bana kanıtlıyor." diyerek ellerini göz hizasına kaldırmış ve ellerine bakmıştı. Elleri titriyordu, ve o sadece izliyordu, elinden hiç bir şey gelmiyordu.

"Bu bir haftayı atlatırsan, zor değil biliyorsun değil mi?" Ellerini indirerek tekrar gözlerime bakmıştı. Zor olan bu bir haftaydı ve bunu biliyor olmalıydı.

"Biliyorum, ama bir gün değil ki, daha ben iki saatine dayanamazken bana koca bir haftadan bahsediyorsun. Zarar göreceksin." Ayza bana çok yaklaşma abiciğim, ne olur olmaz. Yaramı deşiyorsun, acıtıyorsun Demir.

"Demir, sen sadece başka şeyleri düşün." Kafasını salladıktan sonra yatağa geri uzanmış ve arkasını dönmüştü.

"Aşağıya in ve kahvaltı et." Yutkunarak yataktan kalkmış ve diğer tarafa dolanarak yatağa oturmuştum. Daha sonra ise ona yaklaşarak üzerine çektiği örtüyü kaldırmıştım.

"Aç hissetmiyorsun ama açsın." Gözlerini açarak tekrar gözlerime bakmıştı. Bu şekilde devam edemezdik.

"Bunu nasıl bilebilirsin ki? Sen madde bağımlısı değildin, sadece alkol bağımlısıydın aynı şey değil." Bilmek için yaşamak mı gerekiyordu?

"Haklısın." Uyumak istiyorsa ısrar etmem ne kadar işe yarardı ki, koskoca adam yani, ne istediğini biliyor olmalıydı.

"Çok yorgun hissediyorum küçük hanım, bunun bir çözümü yok mu?" Böyle olması normaldi fakat bunu ona söyleyemezdim.

"Geçecek." Üzerini tekrar örterek beklemeye devam etmiştim. Geçmek zorundaydı, iyi olmak zorundaydı, ölüme adım adım gidiyordu.

"Öyleyse neden hiç geçmeyecekmiş gibi hissettiriyor?" Üç gün önce söylemiş olsaydı, şu an bambaşka bir noktada olabilirdik.

"Demir, kendine bunu neden yaptın?" Gözlerini açarak elini omzuma koymuştu. Direnmeyerek yatağa uzandığımda, kafasını omzuma koyarak üzerimizi örtmüştü.

"Annem, çok hastaydı ve tek çözüm buydu benim için, buna sığındım." Acaba annesi yaşıyor muydu? Sorsam canı çok yanar mıydı?

"Annenin nesi vardı?" Parmakları boynumda geziniyordu usulce. Sakince bir cevap bekliyordum, bir yandan da korkuyordum.

"Kanser hastasıydı, atlattı ama en sefil halde olan bendim. Kardeşim, evlenmişti ve sadece haftada bir geliyordu, ben ise gecemi gündüzüme katmıştım. Babam, oda benim gibiydi ama onun iradesi çok sağlamdı." Annesinin durumu onu bu hale getirmişti, sonrası ise bir bağımlılık.

"Geçti ama, buda geçecek." Parmaklarımı saçlarının arasına daldırmıştım. Hafif dalgalı saçlarını çekiştiriyordum.

"Ne yapıyorsun?" Gülerek parmaklarımı ensesine doğru indirmiştim. Kahverengi saçları yumuşak ve uzundu. Elimi saçlarının üzerine koyarak oynamayı bırakmıştım.

"Yapmıyorum bir şey." Güldüğünü duyabiliyordum, kesik nefesi boynuma çarpıyordu.

"Yok bu böyle olmayacak, dayanamıyorum daha fazla." İçimi bir korku kaplamıştı, Demir kolları ile bedenimi sararak yataktan kalkmıştı.

"Ne yapıyorsun korktum?!" Masanın üzerindeki sigara paketini alarak balkon kapısını açmıştı.

"Korkmana gerek yok." Soğuk hava bedenime çarpınca ürpermiştim. Kafamı omzuna bırakarak dışarıyı izlemiştim. Bu odanın manzarası gerçekten çok güzeldi.

"Sarhoş gibiyim, bu hiç iyi hissettirmiyor." Ayza sadece çok yorgun hissediyorum, dengem bozuldu. Boktan bir his bu. Abim gibiydi.

"İyi hissettirecek, sadece zor gelse bile vazgeçme olur mu? Yaşamaktan vazgeçme." Abim gibi olma, intihar etme, kendinden vazgeçme.

"Neden böyle konuşuyorsun?" Oturduğu koltuğun üzerindeki battaniyeyi alarak açmış ve omuzlarıma bırakmıştı. Sigara paketinden bir tane sigara ve çakmağı çıkarmıştı. Sigarayı dudaklarının arasına koyduktan sonra hemen yakmıştı.
İçine derin bir nefes çekmişti sigaradan. Geri bıraktıktan sonra aklına bir şey gelmiş gibiydi.

"Bu fikri sevmedim." Saçlarımı toplayarak arkama doğru bırakmıştı. "Aslında, bu eve seni gitmek üzere getirmiştim. İşler sarpa sardı içinden çıkamıyorum küçük hanım." Bir kaç gün içinde sende bu evden gideceksin Demir.

"Demir, şu anda bunun bir önemi yok olan oldu. Sadece, şu yaşadığın şeyin zorluğu adına yanındayım, çünkü yarın bugünden daha zor olacak." Kafasını sallayarak onaylamıştı beni.

"Farkındayım." Onun için en fazla kaçırdığı bir kadınsın, dahası yok, olamaz ve olmayacak Ayza.

"Yemek yemen gerekiyor, yoksa yarın gerçekten çok kötü bir gün olacak." Kafasını sallamıştı.

"İstemiyorum, zaten benim için yarınlar bügünlerden zor geçiyor, sen ne yapacaksın beni ya. Bırak işte, ne olursa olsun neden önemsiyorsun ki, ölsem, kimin umrunda olur söylesene bana?" Bu söylediği kelimeler bana dokunmuştu, evet bana neydi, neden uğraşıyordum?

Belli ki, iyilik kimseye yaramadığı gibi onada yaramayacaktı.

Bugün ne boktan bir gündü böyle.

"Haklısın, ben senin için,kullandığın bir kadın, sende benim için, beni kaçıran adamdan ibaret kal." Kafasını sallayarak onaylamıştı beni.

Bugün ne boktan bir gündü böyle?

Peki, kelimeleri neden canımı bu kadar çok yakıyordu?

Neden kalbimde bir sancı vardı?

Beyaz Şarap +18 |DÜZENLENİYOR|Where stories live. Discover now