"Hoşgeldiniz Mukaddes, hoşgeldin güzel kızım."

İkimize de kocaman sarılıp saçıma öpücük kondurduğunda sıcacık gülümsemiştim.

Ezbere bildiğim ayakkabılıktan yine pembe terliği çıkardığım da gülmeden edemedim. Ümmet teyze ile ilk tanıştığımda bu evde pembe terlik yok gelmem diye ağlamıştım. Bunun üzerine canım Ümmet teyzem 42 numara kocaman bi pembe terlik almıştı. 6 yaşında ki ben o zamanlar değil ayağımı komple içine sığıyordum. Gerçi hala biraz büyük geliyordu ama ileri görüşlü Ümmet teyzem zaten çabuk büyürsün diye büyük numara almıştı.

Bu rezilliğimi kenara koyarsak Ümmet teyzenin iki tane de oğlu vardı. Biri doktor,biri de avukattı. Böyle bir aileye gelin olmak nasip eyle Allah'ım. Doktor olan Kerem, avukat olan ise Kerim'di. İkiz oldukları için hem görünüşleri hem de isimleri benziyordu. Tabi ben küçükken sizi nasıl ayırt ederim diye birinin kafasına taş atarak küçük bir çizgi bırakmıştım. Yani Kerim abi. Küçük olduğumuz için fazla kızmasa da çok ağladığını biliyordum.

Bu küçük anılarla birlikte yürüyerek salona doğru geçtim. Uslu biri olduğum söylenemezdi fakat küçükken şimdi ki gibi teknolojik alet olmadığı için millete sarıyordum.

"Hoşşgeldiiinnn." Diye bana sarılan Defne ile bende ona sarıldım. Mavi gözlerine dahi hayran olduğum bir kızdı. Birde 25 yaşında benden küçük olmasa kesinlikle ahiretliğim olabilirdi.

"Nerden başlıyoruz?" Hemen konuya girme sebebim fazla yan yana durduğumuzda ona nazarım değer diye korkmamdı. Gerçi gözüm yoktu ama 25 yaşında bu kadar güzel olup aynı zamanda ayaklarının üstünde duruyor olması takdire şayandı.

"Kerem abimin odasından başlayabiliriz istersen."

Kerim abiyi ne kadar çok seversem Kerem abiden bi o kadar nefret ederdim. İkiside 50 yaşına merdivenleri dayamış bir şekilde kariyer kariyer diye tutturdukları için evlenmemekte ısrarcılardı. E tabi 40 yaşına yaklaşmış olan bende evde kalınca ister istemez onlara kendimi çok ama çok az yakın hissediyordum. İnsanlarda bunu yanlış anlayınca özellikle de Defne böyle imalar ortaya çıkıyordu.

"Bari sen yapma Defne."

"Tamam tamam,yapmam." Dese de dudak altından kendini zor tuttuğu belli bir şekilde gülmeye çalışıyordu.

Sinirle bi şekilde odadan çıkarak Kerim abinin odasına doğru ilerledim. O kadar gelmişim yani şimdi selam vermeden de gitmek olmazdı.

"Olmaz işte Asude,biliyorsun zaten sevdiğim biri var. Seni kırmak istemem hem artık bu yaştan sonra evlenmemişim,evlenmekte istemem."

İçeriye girecek iken kulağıma çalınan kelimeler ile girmeyip dinlemeye devam ettim. E hep yaşlı nineler yapacak değil ya,biraz da ben kapı dinliyeyim.

"Özür dilerim Asude sonra konuşalım."

Yaş olmuş 50 ama hala peşinde kadınlar dolaşıyordu ya en çokta ona hayretler içinde kalıyordum. Spor yaptığı için vücudu hala fitti. Kel bile değildi. Tam benlik dermişim,ay pardon.

Kimse beni kapı dinlerken görmesin diye yeni gelmişim gibi yaparak kapıya tıkladım. Annem hala bana evde kalmış dediği için sinirlensem de bu ikizlerinde hala evde kaldıklarını bilmek açıkçası çok onure ediyordu. Bu yolda tek başıma değildim ben.

"Oooo kimler gelmiş böyle. Hoşgeldiniz Serap Hanım."

Gülümseyerek kollarını bana açan Kerim abiye sarıldım. İtiraf ediyorum yirmi yıl önce ki kasları aşırı derece de hoşuma gidiyordu. 10 yaşında ki aklımla elleyebilir miyim diye karşısında çığırdığım bile olmuştu.

"Hoşbuldum efendim, hoşbuldum. Seni gördüm daha bi hoş oldum."

İyice beni böğrüne bastırdığında acaba hala kasları duruyor mudur diye düşünmedim değil. On yılını spora vermiş adamdı. Yeni nesile bile taş çıkarır olacağı da kesindi.

"Kerim abi ucundan kasların var mı diye baksam yine çocukluğuma verir misin?"

Normalde bunu asla hele de bu yaşımda dile getirebilecek biri değilim. Yaşımın farkındalığı da vardı fakat onunla olan samimiliğim bunları bana unutturan cinstendi.

"İşte bu sefer yanlış anlarım bak."

Gülerek saçlarımı karıştırdığında elli yaşında ki adama yavşamaya çalıştığım gerçeği su gibi yüzüme vurdu. Sakinleş Serap. Sen bu değilsin,sakinleş. Hem adam daha demin demedi mi sevdiğim var diye boşu boşuna kendini rezil etme.

"Aman ya yemedik,ben kendim yapar kendi kaslarıma bakarım."

"Kas demişken kilo mu verdin sen?"

Bir iki adım öteye geçerek vücuduma baştan aşağıya doğru baktı. Gayette yiyordum,içiyordum,sıçıyordum. Diyet yapmışlığım da yoktu. Ayrıca 72 kiloydum canım ben. Yaşlıyım artık kiloma dikkat edebileceğim bir yaş değil.

"İltifat etmek için kendini çok yoruyorsun be Kerim abi."

"Cidden diyorum ama bugün farklı görünüyorsun."

"Siyah giydim ondandır."

Siyah eşofman ve siyah badiyi öylesine üstüme geçirmiştim. Seni tavlayacağımı bilseydim gelinlikle gelirdim. Hiçte utanmazdım şahsen. Sevdiğini de unutursun olur öyle arada gönül kayması.

"Beyaz giymek ne zamana kısmet?"

"Bilmem o işleri sana sormak lazım Kerimciğim."

Anne görüyorsun dimi evlenmek için verdiğim şu çabayı? Sevdiği olana şaka bile olsa yanlıyorum ya diyecek bir şeyim yok.

"Bunları odamda konuşmak için fazla yaşlı değil miyiz sence de Serapcığım?"

Elimi omuzuna doğru koyarak gülmemi tutmaya çalıştım. "Aşk olsun Kerimciğim bizim ruhumuz genç."

Omuzumda ki elimin üstüne elini koyarak kafasını bana doğru yaklaştırdı. "E o zaman hemen isteyelim seni bana."

Bu kadar hızlı mıydı ya?

40Where stories live. Discover now