57. Bölüm🐺🌸

Start from the beginning
                                    

"Dönüş istersen, sana zarar vermem."

Az önce ortaya çık çağrıma bile cevap vermeyen sözlerimle kaçacağını sandığım bu ortalama gri kurt, beni şaşırtıp bir an bile düşünmeden dönüşüm geçirmişti. Önündeki çalılıklardan yardım alarak çaresizce şimdi alt bölgesini kapatıyordu. Tıh, hani siz bu tür hallerden utanmıyordunuz demeyi öyle çok istiyorum ki(?)

On beş yaşlarında sanırım. Erkek, kahverengi saçları, mavi gözleri ve beyaz teniyle çok masum bir yüzü vardı. Düşüncelerimi aksine çıkarıp ne kaçmış ne de hala beni izlemekten vazgeçmiş olduğunu gördüğümde neden hala burada olduğunu merak etmiştim haliyle. Ya da benden saklanarak tam olarak ne istediğini.

Cesaret gösterip bir adım olarak, "Merhaba," dedi utanarak.

Yüzündeki gözlerime baktıkça artan kızarmasına sıcak bir şekilde gülümseyerek, "Merhaba," dedim bende onun gibi. Bu bizim birbirimize zararsızca insani yönümüzle konuşmak için ilk adımları attığımızı gösteriyordu. O kovalamacadan bir haber olduğunu sanıyorum.

"Burada ne işin var yavru kurt? Neden gizlice beni izliyordun?"

Kirlenmiş çıplak üstünü çalılara daha çok saklarken cevap vermedi.

Alfalı kurt halkının düşünce yapısına ters düşse de yine de bir kızın önünde düştüğü durumunu düşününce utandı sanırım, "Haklısın. Üzgünüm," dedim ve onu daha fazla utandırmamak için ayağa elimdeki mızrak yardımıyla tekrar kalkıp yanına adımladım.

Genç biraz daha çalılara sinince durup güven verircesine nazik bir tonda, "Sana zarar vermeyeceğimi söylemiştim." dedim. Bana başıyla onay verince özelikle sadece yüzüne odaklanıp, ilerleyip yanına yere çöküp bir elimi omzuna koymuştum. Bu birkaç saniye içerisinde üzerinde giysiler oluşup bütün vücudunu sarınca biraz irkilse de üzerindekileri çekiştirip inanmaz bir bakışla bana kurt formundayken kaybolan o ağaç için aynı şaşkın gözlerle bakıp sormuştu.

"Kadın, bu nasıl bir büyü böyle?"

Kocaman yavru köpek gibi parlayan gözlerine bakıp "kadın" diyerek verdiği kaba tanımı görmezden gelerek, "Büyü değil. Benim doğal gücüm." deyip elimi uzatıp onu çalıların arasından tamamen çekip çıkardım.

"Adın?"

"Adım Toby."

Adını duyunca bana hatırlattığı birisiyle önce tuttuğum eliyle bir anlığına dondum sonra, "Demek adın Toby... Benimde ismim Alya Liyan." dediğim gibi birleşen ellerimizi ayırıp o aniden geri çekilip selam verdi bana.

 Off!..

"Majesteleri, özür dilerim! Ben kim olduğunuzu bilmiyordum, sadece büyük annemden adınızı çok duymuştum! Lütfen beni bağışlayın!"

Anadan doğma herşeyini gördükten sonra aniden verdiği tepkiye göz devirip, "Buna gerek yok. Şimdi, başını kaldırırsan müteşekkir olurum Toby."  Toby dediğimi yapıp, ayağa kalkmıştı. İstediğinde ikiletmemesi çok güzel.

"Sormak istediğin birşey var sanırım, seni dinliyorum." heyecanlı aurası yüzünden okunuyordu. Bazı auralar çok yoğun gelebiliyordu. Onunkiyse epey algılarımı işgal etmişti. Gözlerinin ışıltısı üzerinde birden oluşan giysilerden bile daha fazla ne için parlamıştı anlamıyordum.

Terli alnına yapışan birkaç tutam saçı arasından bana bakarak, "Majesteleri, izninizle büyük alfa Jeff de buralarda mı diye soracaktım?" dediğinde herşey anlaşılmıştı. Jeff'in minik bir hayranı sanırım. Adını söylerken aynı benim gibi gözlerinin içinde yıldızlar varmış gibi bir ışıldama oluyordu. Toby, iyi ki dişi değilsin, demek geldi içimden çünkü onun sürü halkından bile olsa başkalarıyla paylaşımcı yanım hala o kadar gelişmemişti. Yani sanırım.

MECBURİ MÜHÜR ~ Beş Diyarın EfendisiWhere stories live. Discover now