57. Bölüm🐺🌸

1.5K 100 144
                                    

İki gün önce, kalıntı mağarası çıkışı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

...
İki gün önce, kalıntı mağarası çıkışı.

Liyan.

Neredeyse yakalanacağım o kovalamaca sonrası annem Amaris'in yıllar önce kapısını mühürlediği kalıntı mağarasını saklandığı dağın içinden hızla kaçıp gittiğimde, hemen ormanın içinde var olan sisle birleşip hücrelerime ayrılmıştım. İyice uzaklaştığımı fark ettiğimde tekrar insan formuna girip kendimi üzerinde yaprakları kalp şeklinde onlarca minik dalları olan bodur bir ağacın altına attığımda nihayet rahatlamıştım. "Ah! Az daha yakalanıyordum!" dedim dizlerimi kendime çekerken. Nefes almak için peçemi açıp başlığı da geriye doğru aynı anda sıyırdım. Etrafımda aynı o ağaçlardan birhâyli sayıca varken soluklarımı dizginlerken daha yakından görebilmek için mızrağın dışarı çıkmasını istedim. Kolyemden kırmızı bir sis gibi çıkıp elimde bütünleşip birleştiğinde zarif bir şekilde tutarak incelemeye başladım.

"Çok güzelsin!"

Mavi ayın tüm ormana yaydığı karanlık gölgelerle gözlerimi mızrağın gümüş bıçağına sabit şekilde tehditkar çıkan sesimle konuşup, "Eğer canın oyun istiyorsa kurt; önce ortaya çıkıp, ve bir "merhaba" demelisin!" dedim, başımı ağır biçimde sağımdan birkaç metre uzağımdaki başka tür uzun ağaçlar arasında kalmaktan gölgeler içinde kaybolmuş bodur ağaca çevirmiştim.

Hâlâ orman sessizken çıt dahi çıkmıyordu. Ben sanki kendi kendime konuşuyorum burada, ne kadar ayıp!

Tükenmişlik ve beni ikiletmesi yüzünden yine yorgunca konuşup, "Orada saklanmakta kararlısın demek..? Tamam." dedim ve ayağa kalkıp bir elimi ağaca uzatıp bu gereksiz saklambaç eziyetiyle hemen ortadan kaybolmasını sağladım.

Ağaç yok olduğu gibi arkasındaki kurt, sağına soluna bakıp yönünü şaşırıp afallamıştı. Sanki önünde onu koruyan savunma duvarı bir anda ortadan kaybolunca ne yapacağını bilemeyip ayaklarına söz geçiremiyormuş gibiydi. Bir patisi bir diğerinin içine girerken sonunda önünde minik bir toz bulutuyla çaprazlama yere düşüp bu karmaşadan kurtulamamıştı. Sürekli yalpalayıp tökezlemesi yüzünden az daha yaralı bile sanabilirdim fakat gayet sapasağlam olduğuna aurasından eminim.

Daha fazla kendine işkence etmemesi için ona, "Sakin ol! Seninle bir işim yok yavru." dedim ve mızraktan yardım alıp kalktığım yere tekrar aynı yavaşlıkta oturdum. Aman Tanrım, cidden iyi bir masaja ihtiyacım var her yerim o iğrenç mezarlıkta kasılmaktan tutulmuş gibi!

Kurt tekrar oturduğumu görünce sonunda sakinleşerek durup sadece beni izledi. Beni inceliyor kim olduğuma dair ya da ne tür bir yaratık olduğumu çözmeye çalışır gibi ürkek bir hali vardı. Kendi fikrimce hala ona zarar verip veremeyeceğimi de düşünüyor olabilir, sonuçta sadece aurasından duygularının renklerini görüyorum o korkunun nedenini veya ne amaçla endişe ettiğini bilemem.

Ama kim olursa olsun bu kadar uzun süre biri bana bile böyle dik bakışlarla bakarsa ben de rahatsız olabilirim. Hem, daha mızrağı doğru düzgün bile inceleyememiştim ki.

MECBURİ MÜHÜR ~ Beş Diyarın EfendisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin