3

219 25 39
                                    

İlk dersin sonuna yaklaşıyorduk.

Biliyor musunuz?

İlk arkadaşım bir inekti.

Kötü anlamda söylemiyorum. Gerçekten öyle.

İlk ders olduğu için neredeyse kimse dinlemiyordu. Ama Peter pür dikkat odaklanmıştı derse.

Ona sormam gereken bir şey vardı ama sanki dokunduğum an bana vuracak gibi geliyordu.

Elime kağıt kalem aldım. Söylemek istediğin şeyi yazıp sırada sürüyerek ona yaklaştırdım.

Peter ilk dakikalar fark etmedi ama sonra bir şey yazmak için eğilince gördü.

Teneffüste yalnız kalmak istemiyorum seninle takılabilir miyim?

Hiç istifini bozmadan yazımın altına cevap yazıp aynı şekilde bana uzattı.

Tabii ki takılabilirsin, aslına bakarsan benim de hiç arkadaşım yok.

Dersi dinleyen şu masum çocuğa kısa bir bakış attım.

Tanrım bu çocuğun nasıl arkaşı yoktu?

Kağıdı tam buruşturup kenara koymuştum ki geri aldı ve tekrar açtı. Yine bir şeyler yazıp bana uzattı.

Görüldü atmak mı? Yakıştıramadım.

Elimle ağzımı kapatarak gülüşümü sakladım.

Üzgünüm.

Peter tam bir şey yazacakken yelkovanın 12'ye gelmesi ile zil çalmıştı.

Kalemi yerine bırakıp benimle göz teması kurdu.

İlk defa bu kadar yakından göz teması kurmak yine beni zorluyordu.

Ama ilginç bir şekilde o kadar da değildi.

"O zaman bahçeyi gezmek ister misin?"

"T-tabi olur."

Hah, ben de kekelemem nerede diyordum. Geldi.

Peter'ın yanında çekingen adımlarla yürüdüm. Gelen geçen dik dik bana bakıyordu ve bu boğazımda bir yumru oluşturmuştu.

Tek elimi boynuma götürüp sanki bir işe yarayacakmış gibi ovdum.

Bahçe kapısı uzaktan göründüğünde istemeden en son göz teması kurmak isteyeceğim kişiyle göz teması kurdum.

Nick.

Yanında üç kız iki erkek vardı. Dolaba yaslanmış, yüzüne çapkın ifadesini yerleştirmişti. Beni görünce sırıtmasından hiç ödün vermemişti, hatta alaycı bir şekilde arttırmıştı.

Boynumu ovduğum elimi hırkamı düzeltir gibi yaptım, o da saçını düzeltir numarası yaptı ve ikimiz de aynı anda birbirimize orta parmak çektik.

Tanımıyormuş gibi yanından geçip gittim. Yine.

Arka bahçeye indiğimizde okulun oldukça kalabalık olduğunu fark ettim. Her yerde aşiret gibi dolaşan kız grupları, ne yaptığı belli olmayan erkekler...

Korkulu rüyam adeta.

"Gel, banka oturalım."

Peter'ın sesiyle daldığım yerden gözlerimi ayırıp annesinin arkasında yürüyen bir ördek gibi yürüdüm peşinden.

Ağacın altında bir banka oturdu. Ben de hemen yanına tabii. Oturur oturmaz dizimi titretmeye başladım. Dudağımı kemirdim, parmaklarımı yoldum.

clumsy boy, peter parkerWhere stories live. Discover now