1

393 34 49
                                    

Kafamda bir ağırlık vardı.

Evet, hatta oldukça fazla bir ağırlık.

Bir dakika.

Bu ağırlık lağım faresinden daha beter kokuyordu.

"Nick! Çek şu iğrenç ayağını kafamdan!" Yanıma uzanmış hayvan gibi uyuyan Nick'in bacağına vurdum bir tane.

"Baba, Elodie bana vuruyor..." diye mırıldandı hala uyurken.

Oldukça sert bir şekilde bacağını üstümden alıp başka tarafa fırlattım. Bu sarsıntıyla zıplayarak uyandı.

"Ne yapıyorsun ruh hastası!?"

"Üstünde fare ölmüş ayaklarını zehirlenmemek adına yüzümden indiriyorum aptal!"

"Çocuklar, kesin artık. Bakın geldik."

Babamın geldik demesiyle duraksayıp artık yaşayacağımız yeni şehire baktım.

Şirin gözüküyordı.

Tekrar arkama yaslanıp kulaklıklarımı taktım.

Umarım bana iyi gelirsin Queens.

<><><><><><><><><><><><>

"Kıyafet kutuları nerede Elodie?"

"Ben onları çıkardım baba."

"Tamam, mükemmel. Şunları da al."

Üstünde ne yazdığına bakamadan kucağıma bıraktı ağır kutuyu. Biraz debelenip sonunda yazıyı okudum.

Mutfak gereçleri.

Paytak adımlarla eve gidip amerikan mutfağın tezgahına bıraktım.

Tam babamın yanına gidecekken kapının önünde bir kedi görmemle durdum.

"Tanrım, ne kadar tatlısın sen öyle!"

Kucağıma alıp okşadım.

Büyük ihtimalle daha önce ev kedisiydi. Çok uysaldı.

"Baba! Eliodie bize yardım etmiyor!"

"Kes o çeneni Nick."

Biraz daha sevip yere bıraktım.

Ve son kalan kutuları almak için babamın yanına gittim. Babam bana kendi kitaplarımın olduğu son kutuyu verince sevinmiştim.

Tam bir kitap kurduydum.

Hızlı adımlarla odama çıktım. Kutuyu kitaplığımın önüne, yani diğer kitap kutularının üstüne koydum.

Komidinin üstündeki maket bıçağını kutuya geçirip hızlıca açtım.

Tabii ki ilk yerleştireceğim şey kitaplarımdı.

Ne kadar sürdü bilmiyorum. Bütün kitaplarımın teker teker, narin bir şekilde tozunu alarak yerleştirdim.

Küçük bir itiraf.

Kitaplarıma Nick'den daha fazla değer veriyorum.

Kitaplarım bitince kıyafetlerim, eşyalarım ve birkaç makyaj malzememi yerleştirdim.

Bitmişti.

Kapı eşiğinden yeni odama baktım.

Şimşek McQueen'li yatağım, fazla gereksiz büyük olan gardırobum, üstünde eski Frozen çıkartmaları bulunan çalışma masam ve hayatımın yarısını önünde geçirdiğim eski kitaplığım.

Güzel.

Tam yatağıma uzanmaya hazırlanmıştım ki aşağıdan babamın sesi yükseldi.

"Elodie! Sokağın başında gördüğümüz markete gitmelisin tatlım!"

clumsy boy, peter parkerWhere stories live. Discover now