Bunu söylerken kızıyormuş gibi üzerinde sallanıp boynunu hafifçe ısırdım.

"Hyunjin tüm gün beni s-"

"Minho açım, yemek yiyeceğim. Gelmezsen tek başıma yerim."

Son cümlemi söyleyip hızla üstünden kalktım. Mutfağa doğru koşarak gittim. Hemen peşime yataktan atladığını fark ettiğim bir ses duydum. Saniyeler sonra boynuma dolanan elleri hissettim. Sırtıma çıkmaya çalışıyordu.

"Çoçukluğu bırak yüzünü yıka hadi."

"Sana göre bu yaptığım çoçukça mı?"

Gıcık olmuş bir ses tonuyla çemkirmeye devam ediyordu.

"Tamam değilsin çoçuk, 25 senelik kocamış balık."

Kocamış dememeliydim. Kulağımı ısırdı. Kendimi acıyla oraya buraya savurmaya başladım hala kolları boynuma dolanmıştı.

"Tamam, tamam özür dilerim."

"Sana göre yaptıklarım çoçukça ama kocamışım öyle mi?"

Bilerek kulağıma yaklaşıp sesini yükselterek çemkirdi.

"Çok sinir bozucusun."

Söylediğimi duyunca önüme geçip yüzüme yaklaştı arada nefes alacağımız kadar boşluk yoktu.

"Hwang Hyunjin.."

Ahh tanrım diyerek başını geri attı ve bedenini bana yaklaştırdı. başını tekrar indirince dudaklarımız birbirine değerken konuştu;

"Sana kızacaktım, yüzünü görünce... yapamadım. Sinir bozucuyum öyle mi daha neleri bozabilirim görmek ister misin?"

"Sadece seni görmek istiyorum, ne istersen bozabilirsin sevgilim."

"Ne istersem.."

Dudakları dudaklarıma değerken ve tüm vücudumu dokunuşlarıyla titretirken iştahım kaçmıştı.

Dudaklarını sertçe emmeye başladım. Ayaklarım her an boşluk doldurma derdinde çırpınırken Minho daha fazla zorlanmamak için belimden tutup tezgaha oturttu.

Ellerini boynuna daha sıkı sardım açlığın etkisiyle delirmişcesine sert öperken Minho ayaklarımı daha çok kendine sabitlemeye çalışıyordu, eğer şu an durmazsak tüm gün sevişeceğimize emindim.

Dudaklarını zorla kurtardı ve nefes nefese konuştu.

"Dün gece çok zorladım, iyi olduğuna emin misin?"

"Lanet olası ağrı sevişince geçecekmiş gibi."

"Hyunjin ağrının sebebi sevişmemiz."

Dalga geçer bir sesle söylemişti sinirlenmiş gibi boynundan destek alarak indim tezgahtan, dudaklarına o kadar sert bir hamle yaptım ki kafalarımız çarpışmıştı, nefessiz kalıyordu. Ağzımın içinde nefes almaya çalışıyordu adeta.

Öperken hızla koltuğa sürükledim. Minho geri geri giderken koltuğun arka kısmından öne doğru üstüne düştüm sertçe.

Bir ayağımı balığına dayadım, diğeriyle destek almaya çalışıyordum. Üzerinde çırpınmam Minho'yu deli ederken hiç umursamadan hızımı arttırdım.

"Balığın muhtaç olduğu her zaman sevişebiliriz ağırılar umrumda değil."

"Sana her zaman muhtacım, Hyunjin."

"Her zaman sevişelim, sevgilim."

Boyununa doğru eğildim dudaklarımı bastırıp kokusunu içimde hissedene kadar çektim, kulağına yaklaştım.

starboy, hyunhoWhere stories live. Discover now