III

10 0 1
                                    


                               🕯

"Ölümden korkan herkesin, ölmeyi dilediği bir gece vardır. O gece yalnız kaldım ben senin gidişinle. Boğazıma öyle bir yumru oturdu ki, yutkunamıyorum seni andıkça. Seni anlatamamaktan, burada olmadığın halde aklımdan çıkaramamaktan yoruldum,ama mutluyum biliyo musun? Asla çalışmadım, seni aklımda tutmak için her gün geldim, oturdum öyle zincirli kapının önünde. Çok korkuyorum sesini unuturum diye, ya hatırlamazsam diye içim içimi yiyor her gün. Şu an karşımda bizi her zerresine kadar hatırlatan şarkıyı açtım, yine seni düşünüyorum. Evet, doğru tahmin Cehennem'im. Kaseti bana verdiğin günü hatırlıyor musun?"

01.01.2013

"İsmini öğrenebildiğim için 5 gündür rahat uyuyorum Melina" diyerek hafifçe sırıttı. Eldivenli elini yavaşça kaldırarak burnunu tutdu, üşümüş olmalıydı. Soğuk olduğu için yanakları kızarmış, burnuysa kıp kırmızı olmuştu. Kafasındaki küçük şapka kıvırcık saçlarını ortaya çıkarıyordu. Çilleriyse o kadar güzeldi ki, her birini teker teker öpmek istedim. Elleri bile o eldivenin altında üşüyordur, çıkarıp kendim ısıtmak o kadar istiyorum ki. "Söylemeyi unutmuştum da" yalandan gözlerimi kaçırdım. Sahilde, ellerimiz ceplerde, konuşarak yürüyorduk. Burada otururken rastladım ona. Elleri ceplerinde, bakların birinin üzerinde oturmuştu, yanında siyah bir kedi kafasını bacaklarına sürtüyordu. Saatlerce izlenecek bir görüntü vardı o anda, tam 13 dakika öylece onu izledim, sonra beni fark etti. Yanıma geldi, yürümeyi teklif etti. Heyecandan bir şey diyemeden arkamı dönerek yürümeye başlamıştım. Ah ne kabayım.

"Hep böyle sessiz misin?" Yüzüme bakmak için yavaşca eğildi, yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirerek gülmeye başladı. Kafamdaki şapka, boynumdaki şal yüzümü öyle bir kapatıyordu ki, sadece gözlerim gözüküyodu. İçim ısındı birden. Her yerim yandı yine, çıkarmak istedim bu soğukta üzerimdekileri. Öyle bir gülüşü vardı ki, tek bir mimikle bile içimi ısıtıyordu. Sadece gözlerinin içine bakmak yetiyordu aslında, garip değil mi gözlerinin içine bakıpta seni seviyorum diyememek, bedeni hemen yanındayken dokunamamak, cennet gibi kokusunu koklayamamak.

"Sessizlik aslında bir çığlıktır derler" diye şalımın altından boğuk sesimi çıkardım. Yüzündeki gülüş gitmiş, onun yerine hafif tebessüm gelmişti. "Bir kitapta okumuştum" dedi bana bakmaya devam ederek, gözleri gözlerimin içine öyle bakıyordu ki, delip geçecekti sanki. Neden böyle bakıyosun?

"Çok güzelsin" ne?

Kafasını döndürerek daha hızlı yürümeye başlamıştı. Güzel? Şu an ne durumda olduğumu anlatmam asla mümkün gibi değildi. Yanaklarım al al kıpkırmızı olduğunu hissederken yüzümde bir gülümseme oluştu. Şalım gülümsememi gizlerken, sarılmak istedim ona. Güzel olduğumu söyledi bana, bu garipti. Sanki günlerce su verilmemiş bir çiçeğe su vermişsin de kendine gelmişti. Nefes alamadım, haraket edemedim, dondum kaldım kaldırımın ortasında. Kutay durdu yavaşca, arkasını dönüp bana baktı. Gülümsememten ortaya çıkan ve daha da kırmızı olan yanaklarında gezindi gözlerim. Utanmış mıydı o?

Yeniden yan yana gelirken yürümeye başlamıştık. "Ben, teşekkür ederim" sesim adeta çıkmamıştı. Duyması bir mucize olurdu. " bildiğin bir şeyi söylüyorum belki, bilmiyorum ama çok güzelsin Melina, dış görünüşün kadar için...sözlerle anlatılmayacak kadar" utanarak söylemişti. Sesindeki çekingenlik, bir insana bu kadar yakışmazdı utangaçlık. Söylediği sözleri idrak ederken, bir daha nefes alamadım, ne diyeceğimi bilemedim, gün geçtikçe beni kendine aşık ederken, her günüm onu düşünmeden geçerken, bu yaptığı da neydi?

"Sana bir şey vermek istiyorum" elini cebine daldırdı, eldiven yüzünden çıkaramadığı için yüzüne tatlı bir somurtma yerleştirmişti. Söyle bana Kutay bu kadar güzel olmak için uğraş verdin mi? Bahsettiğim güzellik senin bahsettiğinle aynı biliyo musun? Belki sesli söylemeye bilirim ama için içimi ısıtıyor.

Elindeki kaseti çıkararak bana uzattı. Kaseti elime alıp üstündeki yazılara baktım. 1999 da çıkan bir şarkıydı. 'Murat Kekilli - Bu Akşam Ölürüm'. Çocukluğumun şarkısıydı bu. Çocukken anlamını bilmeden dans ettiyim şarkıyı şu an sessizlikte sözlerini dinler gibi oldum. Hatırladım yine, intahara sebep olan o şarkı sözlerini.

" Bu akşam ölürüm, Beni kimse      tutamaz,
   Sen beni tutamazsın, yıldızlar tutamaz"

Aynı anda şarkının sözlerini mırıldanmıştık. Kafamı kaldırdığım anda göz göze geldik. Bir anda ikimizde gülmeye başlamıştık. "Demek sen de seviyorsun" dedi yeniden kasete bakarak "şarkı çıktığında 10 yaşımdaydım, evet bu şarkıyı dinleyerek dans ettiyimi hatırlıyorum, ah utanç verici" ağzımdan küçük bir kıkırtı çıkmıştı. "Çocuktun tabii, televizyonu her an dinlemek için kapatmazdım. Annem çok kızardı, elektrik faturası çok gelicek diye" gülerek anlatmıştı bunu.  Ve ben yine Gamzelerinde oyalanmıştım. "Bir gün birlikte dinleriz" diyerek ona döndüm, oysa kafasını sallayıp onay vermişti. Gözleri, çilleri, her saniye hissettiğim duyguları...Kutay, anlatamıyorum ben kendimi, beni anlamaya çalış olur mu?

"Hiç bir yere sığamıyorum, her yerde fazlalık gibiyim. Nereye gitsem oraya uzağım, pusulam yok, hiç bir şey zevk vermiyor, yaşamımı sorguluyorum, napacağımı bilemiyorum, günler, saatler, dakikalar, saniyeler geçiyor. Ne iyi gelir bana Kutay? Cevapsız..."

Bitmeyen MektupWhere stories live. Discover now