55.BÖLÜM: Uyanış (Final)

1.7K 135 69
                                    

Gözyaşlarımı silip başımı kaldırdım ve öfkeyle cayır cayır yanan gözlerimi Lupin'e diktim. Bu sırada Anthony'nin belindeki kılıcı kınından çekmem sadece saniyelerimi aldı. Hızla ayağa fırladım.

"Seni köpek!"

Muhafızların kendisini tutmasına rağmen üstüne yürümemden korkup geriye doğru kaçmaya çalıştı. "Kraliçe, ben..."

Maira'nın sızlanışları kulaklarıma dolarken çenemi var gücümle sıktım. Ellerim yaşadığım buhrandan dolayı tir tir titrerken kılıcın kabzasını sıkı bir şekilde tutmaya çalışıyordum.

Sana yıllar önce ne dediğimi hatırlıyor musun Lupin?" Öyle sakin bir şekilde sormuştum ki kendim bile inanamıyordum.

Muhafızın elinden kurtulmak için çırpınırken gözleri kocaman açılıp kılıca kitlendiler. "Ben..." Sesi titriyordu. "Aldous'un oyununa geldim. Beni kandırdı."

Ona adım adım yaklaştım. Söylediklerinin hiçbir önemi yoktu. Dostum Anthony'e nasıl saldırdıysa bakalım bana da saldırabilecek miydi?

"Son gördüğün gözlerin bana ait olacağını söylemiştim."

Hızlı hızlı solumaya başladı. "Bağışlayın," diye yalvardı. "Aldous..."

"Kapa çeneni!"

Muhafızlara elimle işaret yaptığımda onu dizlerinin üstüne çöktürdüler. Ayağa kalkmak için debelendiğinde omzundan bastırarak kalkmasını engellediler.

"Onu da öldürebilecek misin? Bana yapacağın gibi onun da canını alabilecek misin?"

Sonunun geldiğini o da biliyordu. Bu yüzden zihnimi bulandırmaya çalışıyordu. Saray halkı çoktan sesleri duyup olan biteni görmek için bahçeye toplanmışlardı. Şaşkın fısıltılarını işitiyordum.

Bakışlarımda acı ve öfke kol gezerken Lupin'e inat gülümsedim. "Hiç kuşkun olmasın ki acılar içinde kıvranacak." Başımı eğip gözlerine bakıp fısıldadım. "Lakin sen bunu göremeyeceksin."

Her daim bana inatla bakan gözlerine korku eklendi. Koskoca adam küçük bir çocuk gibi ağlamaya başladı. "Yalvarırım almayın canımı, ne isterseniz yaparım. Bundan böyle sözünüzden çıkmam. Size yıllarca sadık oldum. Ne istediyseniz..."

"Gözlerime bak!" Başını kaldırıp bana baktı. Fısıldadım. "Sen öldün."

Geriye doğru yarım adım atıp dostumun kılıcını hızla havaya kaldırdım ve Lupin gözlerimin içine korkuyla bakarken kılıcı sallayıp kellesini aldım. Gövdesinden kopan kellesi yuvarlanıp ayaklarımın dibine düşerken öfkeyle kopan kanlı başını tekmeledim.

Ellerimin titremeleri arşa ulaştığında kılıç elimden düştü. İnleyip çığlık attım. Yeniden yeniden yeniden tekmeledim başını.

"Ah!"

Beyaz elbisemin eteklerine Anthony'nin kanı bulaşmıştı. Arkamı dönüp çoktan ruhu bedenini terk etmiş dostuma ve onun başına çökmüş ağlayan eşiyle oğluna baktım. Yumruklarımı sıktım. Göğsüm alev alev yanıyordu. Ben nasıl acı çekiyorsam Aldous da çekecekti. Yemin ederim ki hem de her gün.

Göğsümü parçalayan acıyla vahşice attığım çığlıklar karanlık göğü deldi geçti.

🏹🏹🏹

Kraliçe danışmanlarla yaptığı toplantıdan çıkarken dalgın bakışları Brandon'ı buldu. Bulduğu gibi de gözlerini kaçırdı oğlundan ve odayı terk etti. Genç prens yalnız kaldığında büyük masanın etrafındaki sandalyelerden birine oturarak gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.

GAYRİMEŞRU PRENSESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin