15.BÖLÜM: Kaçırılma

2.3K 224 26
                                    

''Hocalarından senin hakkında çok güzel sözler işitiyorum Beatrice. Dediklerine göre ilime yatkınmışsın. Can kulağıyla onları dinliyor sonra da köşeye sıkışacakları kadar çok soru soruyormuşsun.'' Hoşnut şekilde güldü. ''Fakat kontesler aynı görüşte değiller. Prenses gibi yetişmek istemediğini söylemişsin onlara.''

Gümüş çatalımla tabağımda oynarken gözlerimi ona çevirmeden omuz silktim. "Eğer prenses gibi davranıyor olsaydım şu an hayatta olmam mümkün değildi. Beni her saldırıdan ağabeyim Edward'ın öğrettikleri kurtardı.''

Ciddi ve keskin ses tonumla boğazını temizledi. Sözlerim onu rahatsız mı etmişti yoksa? Gülünç.

''Bütün bunlar geride kaldı. Artık prenses gibi davranmalısın. Senden bunu istiyorum.''

Ne kadar hoş. Beni karnımdan hançerleyen kardeşime tahtını elleriyle vermeye hazırlanırken bir de benim davranışlarımı değiştirmemi istiyordu.

Elbette kral babacığım... Sırf senin taht planlarına karışmamak için narin bir prenses olacağım(!)

Bir süre sessizce kahvaltısını etmesini bekledim. Bir lokma dahi yiyecek iştahım yoktu. Bütün hevesimi, istikbal hayallerimi gölgelemişti kardeşime yazdığı mektupla. Köyde annemle büyürken ve zulümler çektiğim o hayatı benimsemişken aklımın ucundan bile geçirmemiştim zaten tahta çıkmayı. Babamın yollarını gözlerken ölmesini nasıl isteyebilirdim ki? Ama babam bir gün gelip benim bütün hayatımı değiştirerek, beni saraya kabul ederek ve birçok laf arasında veliahtının benim olduğunu söyleyerek beni başka bir yaşamın var olduğuna inandırmıştı. İşte bu yüzden çok kırgındım ona. Ama en çok da öfke duyuyordum. Her zaman hayatımı mahvetmenin bir yolunu buluyordu.

Madem hayallerini süsleyen evlat kardeşim Richard'dı... Peki neden bana yalanlar söylemişti? Gayrimeşru olduğum için tahtta söz hakkım olmadığını biliyordum. Yine de sonuçta artık ünvanımı almıştım. Kilise bana karşı değildi. Meşru sayılıyordum. Öyle ki başpiskopos bile halkın zalimce saldırısından beni kurtarmıştı. Babam nasıl olur da krallık tarihimizde ilk kez gerçekleşen gayrimeşru bir çocuğun kabulüne rağmen yine de beni hiçe sayardı?

Elbet planlar yapıyordum günlerdir. Yandaşlar toplamalıydım. Lakin bu kolay olmayacaktı. Yine çoğu insan yanımda değil karşımda olmak isteyecekti. Çünkü tahtı hak eden başka bir prens var, diyeceklerdi. Önce onun hak etmediğini insanlara kanıtlamam gerekiyordu. Hem ağabeyim Edward yaşarken nasıl olur da siyasetten ve yönetimden anlamayan biri ülkenin başına geçebilirdi? Belki bende anlamıyordum. Sorun zaten ben değildim. Ağabeyim Edward yaşarken tahtı da krallığı da biz hak etmiyorduk. Yıllarca babamla ve kraliçeyle birlikte tahtın ortaklığını yapmış olan veliaht prens oydu.

Babam eğer dinlenmeye ihtiyaç duyuyor ve henüz yaşıyorken tahttan feragat etmek istiyorsa bütün bu saltanatı hain Richard'a sunmasına asla izin vermeyecektim.

''Günlerdir oldukça sessizsin. Canını sıkan bir hadise mi oldu?''

Çatalımı tabağıma bırakarak arkama yaslandım ve gözlerimden ona olan nefretimi okuması için kral babama çekinmeden baktım. Kaşlarını çattı ona olan bu bakışlarım sonucu.

''Hayır.''

Gözlerinden bile benden saklamaya çalıştığı şeyler olduğunu okuyabiliyordum. Ne kadar da aptalım. Eğer mektubunu okumamış olsam babama asla böyle bir şey konduramazdım. Halbuki ağabeyimin de dediği gibi kimseye güvenmemem, arkamı yaslamamam gerekirdi. Babam bir dağdı ve ben sırtımı ona yaslamıştım. O ise en büyük kayalarını üstüme savurarak öldürmüştü beni.

''Hizmetindeki nedimeleri ve muhafızları azarladığını işittim. Kimseyi yanında istemiyormuşsun. Bir sorun olduğu bariz belli.''

Kahvaltısını bitirdiğinden yakasındaki bez mendili çıkararak dudaklarını ona sildi.

GAYRİMEŞRU PRENSESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin