Şüphe×

72 10 3
                                    

2. Bölüm: Kadın ve şüphe

"Sonuçta verilen şansı gereğinden çok kurcalayınca başımıza lanet oluverirdi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Sonuçta verilen şansı gereğinden çok kurcalayınca başımıza lanet oluverirdi."

-

İstemsizce markete doğru ilerliyordum, sabahın göz alıcı ışıkları önüme bakmamı bile zorlaştırıyordu. Havada yoğun nem vardı, fakat nedensizce rüzgarı tenimde hissediyordum. Markete girdiğimde kapüşonumu kapattım ve hızla gerekli ürünleri aldım. Bir çok şey almıştım çünkü uzun süre evden dışarıya adım atmak dahi istemiyordum. Bir sürü cips ve çikolata aldım, yanımda konserve mısır alan kadına baktım, kadında bana baktı ve anlamsız bir tebessümle;

"Depresyon seti mi yapıyorsun? Cips, çikolata." Dedi. Kadına baktım, fakat hiç bir şey demedim. Böyle birini takmamak en iyisi... Kadın şüpheli gözlere büründü. Daha çok bakmaması için gülümsedim, yoksa onu burada öldürecektim. Telefonumun çalması ile oradan ayrıldım. Ablam arıyordu.

"Ne var abla..?" Diye mırıldandım.
"Alışveriş merkezine gel, bekliyorum."
"Pardon?" Dedim. Emir verir gibi konuşması beni sinirlendiriyordu.
"Bekliyorum." Dedi ve telefonu kapattı. İç çekerek alacaklarımı alıp marketten çıktım. Yaklaşık 15 dakika bir yolculuktan sonra da alışveriş merkezine ulaştım. İnsan içine çıkmak istemezken düştüğüm duruma bak! Sabah saatlerinde bu kadar kişi burada ne yapıyordu ki? Alışveriş merkezine gittiğimde arkama hızlı hızlı bakıyordum; marketteki kadınla aynı yere gidiyordum, sanırım. Alışveriş merkezine girecekken bir yerde durdum. Bıçak, üstümde bıçak vardı, çantama koysam öterdi. Bir süre ne yapacağımı düşündüm, ardından alışveriş merkezinin yan kısmındaki park halinde olan bir arabanın önüne geçtim, burada beni kimse göremezdi. Hızla bıçağı alıp ayakkabımın içine koydum. Ardından hızla alışveriş merkezine girdim. Alarmdan geçerken alarm öttü, üstümü aradılar.
"Bir kere daha geçer misiniz?" Dedi adam. Dediğini yaptım, doğal olarak yine öttü. Fakat adam bu sefer geçmemi söyledi. Bu büyük bir katil hilesidir. Asla yakalanmayacağınıza emin olabilirsiniz. Tabii ki profesyonellik konuşuyor.

Alışveriş merkezine girdim, arkamdaki kadında aynı şekilde. Onu görmediğimi sanıyor olabilirdi, fakat anladığımı fark etmiş olacak ki yolunu değiştirdi. Ya da ben paranoyak davranıyordum. Ablamın olduğunu tahmin ettiğim yere doğru ilerledim. Evet, terastaydı. Ablamın yanına oturdum ve konuya girmesini söyledim.

"Zemheri, senin yaptığını biliyorum." Dedi, bana doğru yaklaşıp, sessiz bir tonda. Anlamsız gözlerle baktım;
"Neyi?"
"Arkadaşımı öldüren sendin." Dedi. O an öldürdüğüm herkesi aklımdan geçirdim. O sırada masaya bir adam oturdu, cebinden cüzdanını çıkarttı. İçinde polis olduğuna dair bir kart vardı. "Konuşmalarınıza şahit oldum, benimle gelmeniz gerekiyor." Dedi ve aynı sırada bir kaç polis olduğunu tahmin ettiğim adam geldi. Ardından beni takip etmiş olduğunu düşündüğüm o kadın 'gizlice' bizim arkamızdan geldi. Ablama sessizce "Ben halledeceğim." Dedim. İfade almak için kapalı bir odaya sokuldum, binlerce soru ile karşılaştım. Fakat ben o soruları es geçip kendi açıklamamı yaptım; "Oyun hakkında konuşuyorduk. Sahte hesaplardan ablamın arkadaşını öldürmesi için adamlar tuttum. Ablam da bunu fark etmişti sanırım." Diye mırıldandım. Adam hiç tatmin olmuş görünmüyordu. "Sessizce, gizlice konuşarak mı oyundan bahsediyordunuz?"
"Ah, hayır. Bu şekilde yanlış anlaşabileceğimizi düşünmüştük. Sanırım gerçekten yanlış anlaşıldık."
"Oyunun adı neydi beyefendi?" Dedi adam. Bu neden bu kadar soru soruyor ki? O anda çocuklukta en sevdiğim oyunu söyleyiverdim. "Eiji fight" (gerçek oyun ismi değildir.)

•Bir katilin otobiyografisi•Where stories live. Discover now