Seni küçük tombul.

"İlla uyanacaksın demi? İlla beni endişelendireceksin demi? Şstt gülüyor bir de şstt nesin sen en tatlı kız felan mı?" Oyuncu edayla söylediğim kelimeler kızımı gülümsetirken bir yandan da terlemiş mi diye kontrol ediyordum. Terlemediğini görünce gülümsedim ve ellerimi çekerek iyice gerilmesine izin verdim. Ayaklarını da kaldırıp yatağa vurmuştu. Hmm? Böyle tepki verdiğine göre derin derin güzelce uyumuştu miniğim.

"O zaman çokta güzel yemek yersin şimdi sen ne hı yok hı birlikte yemek yiyeceğiz. Sen yemezsen bende yemem."

Tombik yanağından uzun bir öpücük alıp yataktan kalktım. Terlemese bile üstüne yeleğini giydirsem iyi olacaktı. Üşüyebilirdi. "Bugün amcayla hala gelecek~ yaa ya gülüyorsun öyle. Hm? Yoksa onları daha çok mu seviyorsun?"

Yeleği dolaptan alıp hızlıca üstüne eğildim. Bu onu güldürmüştü. Tatlı gülüşüne bende güldüm ve yeleği giydirip kucağıma aldım dikkatlice. Daha bir yaşında değildi küçüğüm bu yüzden olağabildiğince yavaş hareket ediyordum.

Ah. Yanağı yanağıma yapıştı.

Tatlılık krizine girmemek için derin bir nefes aldım ve ayağa kalktım. Evet Seungmin sakin ol. Ocakta bir hindi soten var ve Nun Bae yemek yemeli. "Hadi amca ve halaya yemek yapalım. Ağlamasınlar sonra."

Geldiğimden yavaş bir şekilde tekrar mutfağa geldim ve ocağı karıştırdım. Güzel. Tam zamanında gelmiştim. Bir kaç baharat eklemesi ve birkaç dakika pişmeyle çok güzel servis edilebilirdi. Dolapta da hazır pirinç vardı zaten. Uğraşmama gerek yoktu. O zaman şimdi bebeğimle ilgilenebilirdim. "Yoğurt yeme zamanı~"

.
.
.

"Kızına yemek yedirirken uyuyakalanı da ilk defa görüyorum. Sahi ikiniz nasıl uyudunuz öyle?"

Duyduğum tanıdık sesle ilk kaşlarım çatıldı sonraysa durumu algılayıp gülümsedim gözlerimi açmadan. Göğsümdeki ağırlık ve sıcaklığa bakacak olursam Nun Bae yemek yerken bende o da uyuyakalmıştık. Tatlı. Ah. Demek tekrar uyumuştu. Bu muhteşem bir şeydi. Normalde sabah asla uyumazdı o. Uyku düzeni iyileşmeye başlamıştı demek ki. Bu hayatımda duyduğum en iyi ikinci haber olabilirdi.

Tabi ki birincisi hamileliğimi öğrenmekti.

"Hey Kim Seungmin bankada işin yok muydu senin? Nun'a bakın diye ikimizi de çağıran sendin bırak tatlı yeğenimi ve çık git velet."

Gözlerimi açıp ters ters abime baktım. Kollarını göğsünün önünde bağlamış dibinde ayakta duruyordu. Onu suçlayamazdım. Kızım çok sevimliydi ve yoldan geçenler bile onunla vakit geçirmek isterken amcasının doğal bir hakkı vardı. Ama bu üstündekiler...

"Kızımı bu şekilde kucağına almana izin verir miyim sence Felix?"

Benim orijinal saç rengime tezat bir şekilde sarışın olan çilli abim kaşlarını çatıp üstüne baktı. Hey. Tarzının farklı olduğunu biliyordum ama üstündeki taşlı boncuklu yelek kızımın yüzünü çizebilirdi. Öncelikle üstünü çıkarmalıydı.

"Öncelikle bunu konuşmuştuk abi diyoruz. Aaabi. İsimle hitap etmek yok. Ayrıca. Şey. Öhom." Gözlerimi kıstım. Nedense sinirleneceğimi hissediyordum. "Gahyeon gelemedi mesaisi uzamış. Benimde bankada işim var dedim birlikte gidelim."

"Kızımı bankaya götürecek olsam seni mi çağırırım çilli?"

"Hey! Her konuştuğunda saygınlık seviyem biraz daha düşüyor!"

Ayağımı oynatıp bacağına vurdum. Kızım uyuyordu ama bağırıyordu civciv kılıklı. Uyanırsa kurşun yağmuruna tutardım onu. Bae'nin uykusu onun hayatından önemliydi.

Heist •Chanmin•Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt