2.0

64.7K 3.4K 216
                                    

İlk kez birisi beni bu kadar savunmuştu. Abimden sonra. O bile bunu nadiren yapabilirken... Evet abim vardı, küçük yaşta kaybettiğim annem ve babamın eksikliğini elinden geldiğince hissettirmemişti fakat ben hep kendimi gizlemiştim. Sadece ondan değil, akraba, arkadaş her kim varsa...

Yedi yaşında kaybetmiştim ailemi. Abim kalmıştı sadece. İkimiz birbirimize güç olup hayata devam etmiştik. Ama ben yedi yaşından sonra kapalı bir kutu olmayı seçmiştim. Bu da insanların benden kaçmasına sebep olmuştu. Derdimi de sevincimi de paylaşamazdım mesela. Abimin beni savunmasına izin vermezdim. O fark ederse hep arkamda olurdu. Ama ben sığınamazdım öyle kimseye.

Ailemi kaybetmek büyük bir kaybetme korkusu yaratmıştı bende. Çok sert bir kişiliğe ve mesafeli konuşmalara başvurmuştum bu yüzden hep. Zor arkadaş edimiştim. Abimin demesine göre edinememiştim hatta ama...

İşte bugün farklı bir şey oldu. Pars, ona kendimi hiç açamamama rağmen beni anlıyordu. Ve arkamda durmuştu . Ben kendimi savunmazken beni savunmuştu. Sesimi çıkarmazken o konuşmuştu. Normalde bunu yapan birine karşı çıkardım. 'Bade sınırları.' Falan gereği. Ama Pars yavaş yavaş aşıyordu duvarlarımı dediği gibi...

"Ne içersin?" Ne konuşmak istediğini merak etmiştim açıkçası.

"Teşekkür ederim bir şey almayacağım. Aslında kızarsın diye korkuyorum şuan." Kaşlarımı kaldırdım ve devam etti. "Öyle önemli bir mesele yok. Gelmem gerekiyor gibi hissettim. Berna yüzünden. Ve seni de görmek istedim. Rahatsız ettim üzgünüm ama engel olamadım. Ve pişman değilim. Duyması gerekenleri duydu." Duraksadı biraz,  "belki senin adına da konuşmuş gibi oldum. Rahatsız olduysan özür dilerim."

"Hayır. Teşekkür ederim."

"Ne için?"

"Aslında insanların böyle hayatıma dahil olmasını veya söz söylemesini sevmem. Ama seni de ilgilendiriyordu. Ve açık konuşmak gerekirse yanımda birinin olması iyi hissettirdi. Birkaç aydır baya yalnız kalmaya alışmıştım. Birinin varlığı kötü gelmedi uzun zaman üstüne. Teşekkürler."

"Rica ederim. Rahatsız olmamış olmana sevindim. Ve burada yalnız değilsin. Unutma."

"Unutmam, teşekkürler. "

"Yeter ama bu kadar teşekkür. Asıl ben teşekkür ederim. Geldiğin için."

"Eee sen sadece bunun için mi geldin?"

"Ve seni görmek." Beni görmek... Beni sevdiğini söylemişti. Ve ben daha önce hiç ilişki yaşamamıştım. Nasıl hissedersem olumlu olur zerre bilmiyordum.

"Beni sevdiğine emin misin? Genelde soğuk nevale kişiliğimden kaçarlar."

"Sen değer verdiklerinin yanında böyle değilsin. Buna eminim neredeyse. Sadece duvarların var. Ve ben onları aşmak istiyorum. Bir şans verirsen."

"Duvarları yıkmayı sevmem."

"O zaman ben bir kapı bulayım ve yanına geleyim?"

"O kapı çok derinlerdeyse?"

"Bulursam?" Çok istekliydi anlaşılan. Güldüm.

"Bulursan buyur. Bir çay koyarım."

"Kahveyi tercih ederim aslında ama. Onun da zamanı gelir nasıl olsa."

Hayatıma nasıl girdiği çok karışık olan bir adam vardı karşımda. Gerçek beni tanımak isteyen. Beni sevmeyi isteyen. Ve ilk defa bu beni heyecanlandırmıştı. Daha önce de insanlar benden hoşlandığını söylemişti. Ama hiçbirinin duvarların arkasına gelmesini istememiştim. Pars, farklıydı.

"Bekliyorum o zaman, duvarın ardında."

"Bekle."

"Kolay değildir yalnız."

"Hayatımın her yeri zorluklarla dolu. Her zaman zorluklarla mücadele halindeyim. Senin için de zorlamışım, ne olur? Değer bence." Gülümsedim. Ve daha fazla konuyu uzatmadım. Başta beni deli etse de, Pars iyi bir adamdı. Ve belki de bir şansı hak ediyordu...

...

Gece ikide bölüm yazıyorum jshxshsisksshjshs

Sınavlarım bitti ama moralim çok bozuk. İngilizceden kalıyorum yine...

Ortalamamı mahveden ders:ingilizce. Gerçekten ağlama sebebi...

Badem ||Texting||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin