Savaş başlıyor...

495 38 52
                                    

Elley Duhé- middle of  the night

"Şimdi söyle bakalım minik kartal. Ne yapacakmışsın!?"

Potter'ın kaslı üst bedeni ve duvar arasında sıkışmış onun ateş gibi yanan yeşillerinden başka bir şeye odaklanamıyordum. Kendini  vahşice bacak arama yasladı. Büyüklüğünü hissetmemle sesli bir nefes alma ihtiyacı duydum. Hemen konuşmazsam iyi şeyler olmayacaktı.

"B-e... B-be... Be-n..."

Çıkarabildiğim sesler bunlar olmuştu. Potter'ın gözleri delercesine içime işliyordu. Bu halimden hoşnut beni duvarla kendi arasında ezmeye, üstüme yüklenmeye devam etti.

"Sen. Söyle. Sen ne yapacaktın!?"

İki elim onun omuzlarında asılı kalmıştı. Gerginlikten bedenimi oynatamıyordum.

"B-ben g-idecekti-ah!"

Kalçamı tutup kendine sürtmeye başladığında cümlem inlemeyle kesildi. Hem kendini sürtüyor, hem de konuşmaya devam ediyordu.

"Ne yapacaktın!?"

İnlememek için dudaklarımı birbirine bastırıyordum. Kendimi tutmak için Potter'ın belinde kalan ayaklarımı onun arkasından birbirine kitledim ve sıkmaya başladım.

"Sana ne yapacaktın diye sordum minik kartal? Anlatsana."

O kadar sinirimi bozuyordu ki ona istediğini vermemek için zor güç ağzımı araladım.

"Ahm! Mmhmm-ben... B-ehn... Gi-decekt-oh!...ngh!"

Potter hızlandı. Tüm ağırlığımı kaldırdı ve tekradan kendi üstüne bindirdi. Sözümün böyle kesilmesi onu keyiflendirmişti ki hareketleri arasında yüzünü geceden beri ilk defa gülümseme kapladı. Piç bir gülümseme olduğunu saymazsak...

"Anlaşılmıyor. Tekrar dene."

"Oh!...Mmhmm... Kes-şunu... Pottt--ahh!"

Bedenim yeni tanıştığı ani ve beklenmedik hareketler karşısında aşırı hassaslaşmış, cümlemi bitirmemle yüzüm Potter'ın boynuna gömülmüş kesik kesik nefeslerim arasında inliyordum.

"Draco iyi mis-"

Potter, gelen sesle kendini bana sürtmeyi bıraktı. Ben ise kafamı kaldırıp gelenin kim olduğuna bakacak gücü bulamıyordum. Hızlı ve kesik nefeslerim ve kısık inlemelerim devam ediyordu.

Potter'ın beni kavrayışı sertleşti. Eli sıkıca belimi kavramıştı.

"Ne yapıyorsun sen!?"

Mclaggen'ın şok olmuş sesi koridorda yankılandığında sessizlik oldu. Potter'ın dokunduğum tüm kasları gerilmişti. Yüzümü kaldırıp cevap verecek enerjiyi bulamadım çünkü vücudumdaki tüm enerji bacağımdan aşağı akıyor gibi hassaslaşmıştım. Potter'ın onu kovmasını bekledim ama yapmadı.

Biraz gerici durgunluktan ve ne olduğunu merak ettiğimden dolayı nefeslenip yüzümü yavaşça yukarı kaldırdım. Karşılaştığım kemikli çeneden biraz uzaklaştım ve yüzü Mclaggen'in yüzüne dönük ve onu öldürebilirmiş gibi bakan yüze baktım. Şimdi gözleri yeşil değil kırmızıydı.

Bunun şokuyla bakışlarımı Potter'dan çevirdim ve Mclaggen'e baktım. Yüzü endişe ve korkuyla kaplanmıştı. Ne olursa olsun kıpkırmızı göz bebekleri büyücüler dahil herkesi şok ederdi. Özellikle Kim Olduğunu Bilirsin Sen'in simgesi haline gelen kırmızı gözler...

"D-ra-co...i-yi mi-sin?"

Beyazlamış yüz, öne atılmaya cesaret edemiyor gibi kekeleyerek konuştu. Şu an Potter'a sarılmış halde, tamamen kucağında olmam durumun en önemsenmeyecek kısmı gibiydi. Mclaggen bana kurbanmışım gibi korku dolu gözlerle bakıyordu.

Alternative Universe| short storyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin