Bilge,"Niye ama?"diyerek gözlerini açtı,"Neden birden benim elbisemi merak ettin?"

Andrew gözlerini yumdu ve sakinleşmeye çalıştı.

Bağırmak istemiyordu. "Bilge,"diye tısladı. "Elbiseni bana göster."

Bilge oflayarak,"Tamam."dedi. "Bu tavrının sebebini söyledikten sonra tabii,"

Andrew göz devirip karısının elini tuttu ve onu kendi odalarına doğru hızla çekmeye başladı.

Bilge adamın büyük adımlarına yetişmeye çalışıp,"Andrew,"dedi sinirle. Eteklerine birkaç kere basınca,"Andrew yavaş ya!"diye sesini yükseltti.

Genç adam onu odaya soktuğu gibi kapıyı kapatıp kilitledi ve kilidi ceketinin göğsündeki minik cebine koydu.
"Bekliyorum sevgilim."

Kollarını göğsünde bağlayıp şişen kaslarıyla öylece durdu.

Bilge oflayarak giyinme odasına doğru ilerledi.

Andrew o kadar sert bir duruş sergilemişti ki normal vakitte yaptığı ısrarı ve karşı koymayı yapamamıştı.

Bilge askılıkta ütülenerek koyulmuş altın işlemeleri olan koyu lacivert elbisesinin kırışmamasına özen göstererek yatak odasına getirdi.

Yavaşça yatağa sererek elbiseyi düzeltti ve,"Bu."dedi hüzünle.

Andrew son derece ciddi bir şekilde elbiseyi yukarıdan inceledi, kafasını salladı ve dişlerini sıkmayı kesip sakinleşme adına derin bir nefes aldı.

"Ve benim de buna izin vermem gerekiyor, öyle değil mi?" Kafasını salladı,"Beklediğin bu."

Bilge,"Sorun ne?"diye çıkıştı.

"Giyemezsin."

Bilge,"Ne demek giyemem!"diye bağırdı şaşkınlıkla. "Başka kıyafetim yok!"

Andrew,"UMRUMDA DEĞİL!"dedi öfkeyle. "Adam akıllı kıyafet diktirmemek senin problemin!"

Bilge sinirle,"Çizimi ben mi yaptım!!"

Andrew sinirle,"Yırttırma bana bu elbiseyi."diye hırladı. "Giymeyeceksin!"

Bilge,"Ne giyeceğim?"dedi,"Madem bunu giymiyorum akşam ki baloda ne giyiyorum!"

Andrew durup düşündü ve bir şey bulamayınca,"Üstündekiler ile inersin."dedi.

Bilge sinirle güldü,"Saçmalama."

Andrew,"Terbiyeli konuş."dedi. "Bu elbiseyi giymiyorsun."

Bilge,"ANDREW!"diye bağırdı,"Neden GEREKSİZ GERGİNLİK ÇIKARTIYORSUN!!!"

Andrew karısının karşısına geçerek,"Gereksiz değil."dedi sertçe. "Son derece gerekli üç günlük bir davet ve senin daha ilk günkü kıyafetin bu!" Cümlenin sonuna doğru birden bağırdı.

Bilge,"Bağırma!"diye karşılık verdi. "Bağırma! Başka kıyafetim yok! Giymek zorundayım!"

"Değilsin."diyerek kestirip attı Andrew. "Ver şunu bana."uzanıp elbiseyi yataktan aldı ancak aynı anda davranan Bilge elbisenin eteğini tutup,"Bırak şunu!"diye karşılık verdi.

"Asıl sen bırak!"dedi Andrew, resmen hırladı. "Yoksa yırtar atarım bu elbiseyi! Göğüs dekoltesi, yırtmacı olan bu siktiğimin elbisesini!"derken susup eteği sertçe karısından çekip aldı,"Giymeyeceksin!!"

Bilge gözleri dolunca sinirle yumdu. "Seni ve isteklerini anlamıyorum," kafasını iki yana salladı,"İyi tamam. Ben inmiyorum o zaman baloya."

Andrew karısına sertçe baktı ve,"Maksadın kavga mı etmek?"dedi. "Geleceksin tabi!!"

"Maksadım kavga değil, zaten şu an kavga ediyoruz!"diye çıkıştı Bilge. "Senin dediğin şeyleri her an yapmam lazım yoksa sen sürekli bağırıp çağırıyorsun!"

Andrew,"O şerefsiz, uçkuruğuna düşkün kralların içerisinde karım kendisini gösteremez!"dedi. "Senin güzelliğin sadece bana ait!"

"Aksini iddia eden olmadı!"diye sesini yükseltti Bilge. "Ben-ben sadece," sustu. İçine resmen öküz oturmuştu. "Senin tüm eski aşiftelerinin içinde güzel görünmek istedim!"

"Zaten güzelsin!"

Bilge oflayarak,"Çık git Andrew,"dedi. "Canımı çok sıktın."

Andrew kaşlarını çattı,"Bana emir verme!" Karısına yaklaştı ve dişlerini sıktı,"Bu elbiseyi baştan diktirmen yanlıştı! Terzini kıstırıp tehditle ağzından laf almasam-"

"Ne!" Bilge şaşkınlıkla kocasının sözünü kesti. "Sana yazıklar olsun ya!"

Andrew karısının çenesine elini götürüp yavaşça havaya kaldırdı ve dudaklarına yaklaştı,"Canımı çok sıkan şeyler var sevgilim,"dedi. "İlki sana bakacak olan tüm o lanet gözler."

Bilge çenesini kurtarmaya çalıştı,"Benim de canımı aynı şeyler sıkıyor." Kocasının göğüslerine ellerini götürüp itmeye çalıştı ancak Andrew yerinden kıpırdamadı.

Bilge,"Of!"diye bağırdı.

Andrew güldü,"Ne giyersen giy, akşamın en güzel kadını olacaksın. O yüzden böyle davranmayı kes."

Taş yürekWhere stories live. Discover now