benim güzel kalp ağrım

661 87 68
                                    

geri dön bana
tüm benliğimi kaybediyorum
sen benim için hayatisin
ölecek gibi hissediyorum, anlamıyor musun?

Dostoyevski bir kitabında başkasına karşı çok büyük bir sevgi duymanın, aynı oranda bencilliğe delalet olduğundan bahseder, ve haklıdır da. Sevginin getirdiği bencillik en çok da sevdiğiniz kişinin en çok sevdiği insan olmak istemenizden kaynaklanır. Harry hiç düşünmeden Draco'ya teslim olduğunda böyle bir hissin de kalbine sinsi sinsi oturduğundan bihaberdi. Şimdi ona olan sevgisinden kurtulmaya çalıştığı bu günlerde bunu daha çok fark ediyordu oysa ki. Draco her başka biriyle konuştuğunda, başka yöne baktığında ölümcül bir dürtü onu yokluyor ve aklı çıkıyordu.

Ya başkasına kaydıysa gönlü diye aklı çıkıyordu.

Sonbahar güneşi en tepedeydi ve Hogwarts'ın güzelim ağaçları, çiçekleri en çok da Şamarcı Söğüt'ü turunculara ve kuru dallara teslim olurken o da yavaş yavaş bu hisse teslim oluyor gibiydi. Draco'nun ondan vazgeçtiği hisse.

"Beni dinliyor musun sen Harry?" dedi Ron şiddetle kolunu sarsarak, ki onu düşüncelerinden sıyıran da tam olarak bu hareketi olmuştu.

Bazen düşünürken nerede olduğunu, ne yaptığını unutuyor ve bulunduğu o andan soyutlanarak hayallerinde, düşüncelerinde ve en çok da bir çift gri gözlerin gölgesinde geziniyordu.

"Yakışıklı erkekler demeye başladığın an seni dinlemeyi bırakmış olmalıyım." dedi yorgun bir şekilde karşılık vererek. Boş anlarından birindelerdi, Hogwarts'ın geniş bahçesinde gölün hemen önündeki ağaçların birinin önüne çökmüş ve sıcak havanın bir süre sonra bu kadar güzel olmayacağının bilincinde olarak tadını çıkarıyorlardı. Seamus onaylamaz bir şekilde kafasını salladı.

"Ron haklı Harry. Draco'dan yakışıklısı mı yok sanki? Hufflepuff'ta mesela-" diye söze başladı Seamus ancak Dean ona öyle bir bakış atmıştı ki bir yutkunmayla konuşmasına ara vermek zorunda kalmıştı. "Yani yakışıklılar varmış ben süzmedim de öyle duydum." diye devam etti ancak esmeri kandırabilmiş değildi tabii.

Ron onların bu haline sırıttı ve kitabına dalmış olan Hermione'e doğru döndü.

"Sen söyle Hermione, kesin yakışıklı çocuk kesiyorsundur, yok mu şöyle Harry'e göre birisi?"

Hermione iğrenmiş bir surat ifadesiyle kafasını kaldırdı, bu Harry dahil herkesin kahkahalara boğulmasına sebep olmuştu. "Aptal mısın Ronald? Ne zaman erkek kestiğimi gördün Merlin aşkına?"

"Boşuna deniyorsunuz." dedi Harry gülerek, yazın olduğundan daha iyi bir ruh halindeydi ve bu tamamen arkadaşları sayesindeydi. "Birini unutmak için başka birini bulmak tamamen saçmalık."

'Hem ben unutmak istemiyorum ki.' diye düşündü içten içe. Evet, ona acı veriyordu. Hatta çok ama çok acı veriyordu ama ona rağmen onunla geçirdiği o zamanları başka biriyle geçirmek istemezdi. Ayrıca korkuyordu, birini sevmeyi deneyip de hayatı boyunca Draco'yu sevdiği kadar başka birini sevemeyeceğinden ve ölene kadar onun aşkıyla ölmekten.

Ron gözlerini devirip tekrar Harry'e döndü.

"Hem bakarsın biriyle çıkarsan Draco kıskanır ve seni kolundan çekip -"

"Yazın kimin muggle filmlerini izlediği belli oldu." diyerek böldü onu Dean.

Ama komiktir ki Harry'nin ilgisini çekmişti bu. "Kıskanır mı gerçekten?" diye sordu usulca. Tam da o an Draco yanında Blaise ve Pansy ile bahçeye doğru yürümeye başlamıştı. Blaise heyecanlı heyecanlı bir şeylerden bahsediyor, Pansy onun dedikleri komik olmalı ki kıkırdıyor ama Draco ifadesizce önünü izliyordu.

you were my everything // drarryDonde viven las historias. Descúbrelo ahora