🌺Bölüm 22🌺

58 11 13
                                    

Mediaya yapamadığım bir shop bırakıyorum kdjdjd göz zevkinizi bozduğum için içtenlikle özür diliyorum kdjdjdj guya bir birlerine bakacaklardı fotoğfta ama olmadı nedense. Hem de bu bölümde ki elbiselerle olan fotoğrafları olduğu için ne olur olur dedim😅

İyi okumalarr✨

Şanslı: annen bizi öğrendiğine göre alayım mı seni kapıdan?

Sevgi: şansını bu kadar zorlayan kimse yoktur herhalde

Sevgi: gel odamdan al istersen

Şanslı: düğünümüze gitmek için seni almaya geldiğimde tabii ki alıcam

Sevgi: çok konuşma da durağa gel

Şanslı: baş üstüne :)

Gülümseyip sohbet odasından çıkarak önümde ki aynaya baktım. Bir sorun görünmüyordu, çıkabilirdim. Çantamı alarak anneme uzaktan hoşçakal diyip dışarı çıktım.

Havanın biraz ılınması için akşam üstünü beklemiştik ve tam da beklediğim gibi sıcaklık biraz düşmüştü. Hatta esiyordu bile diyebilirdim.

Durağa yaklaşırken tam karşıdan onun geldiğini gördüm. Şimdiden bir küçük heyecanlanmıştım çünkü ilk kez bilerek buluşuyorduk. Yine de kendi sakinliğimi korumaya çalıştım.

Tam karşı karşıya geldiğimizde ikimiz de aynı anda konuştuk.

"Selam."

"Selam." Allahtan durak şu an boştu da bu şapşallığımızı izleyen yoktu.

"Nasılsın?" Soruyu sorarken aynı zamanda beni süzüyordu. İster istemez utanmıştım.

"İyiyim, sen nasılsın?" Ben de ona baktım gözucuyla. O da benim gibi mavi giyinmişti. Mavi gömlek, mavi kot şort ve mavi kot ceket vardı üstünde. Boynunda bir kaç demir kolye parlıyordu ve kolyelerinden birine güneş gözlüğünü asmıştı. Saçları her zamanki gibi dağınık değil aksine biraz şekil verilmiş gibiydi. Hafif kirli sakalıyla kesinlikle 'ben çok can yakarım' havası veriyordu.

"İyiyim ben de güzelim. Çok güzel olmuşsun, zaten güzelsin de elbise çok yakışmış."

"Teşekkür ederim, sen de havalı olmuşsun." Ukalaca gülümseyip elini saçlarına atarak yukarı kaldırdı biraz daha. Ama ben onun bu pozlarının sadece oyun olduğunu bilecek kadar tanımıştım onu. Yakışmıyor da diyemezdim şimdi.

"Yanınıza yakışmak istedik Sevgi hanım, beğendiyseniz gidip İlayda'ya teşekkür edeyim bari." Dedi gülerek. Ben de gülümsedim. İlayda'ydı bu, sağı solu belli olmazdı.

"Ee nereye gidiyoruz? Hiç konuşmadık bu konuda."

"Mutlu olacağını düşündüğüm bir yere gidiyoruz."

"Hımm, neresiymiş orası?"

"Sürpriz, gidince görürsün." Otobüsün geldiğini gördük. Murat elini bana uzattı. Kısacık bir an bir ona, bir eline baktıktan sonra ben de elimi uzatıp elini tuttum. Elleri sanki saatlerce toprakla uğraşmış birinin eli gibi nasırlıydı. Ama buna rağmen o kadar sıcaktı ki, sanki elimin olması gereken yer onun eliymiş gibi içimi güven duygusu sarmıştı.

Boş bir yer bulup oturduk. İlk seferde ki gibi dip dibe o kadar yolculuk yapmak kalbime iyi gelmezdi. Havadan sudan konuşarak geçirdiğimiz yarım saatlik yolculuk nihayet bitip biz otobüsten indiğimizde geldiğimiz yere baktım.

Lunaparka gelmiştik. Derslerden zaman bulamamıştım bir türlü buraya gelmek için. Yeni açılmıştı ve bir sürü güzel oyuncağı olduğu konuşuluyordu.

Gülümseyerek Murat'a baktım. Bu sefer ben elimi ona uzattım. Uzatır uzatmaz çıkıp gitmemden korkarmış gibi sıkıca elimi tuttu. İkimizi de içeri sürükledim. Yeteri kadar jeton aldığımızdan emin şekilde etrafa baktık.

"İlk hangisine binelim istersin?"

"Hız treniyle başlayalım bence."

"Güzel seçim, hadi gel güzellik." Serseri bir gülüş sergileyip bana baktı. İçim hoş olurken ona baktım. Vakit kaybetmeden hız trenine bindik. Kemerlerimizi takıp bekledik. Tren yavaş yavaş yükselirken heyecanla etrafa baktım. Kesinlikle manzara çok güzeldi.

Tren hızla aşağı doğru inerken adrenalin patlaması yaşıyorduk. Herkes çığlık çığlığa bağırmaya başlamıştı. Bu kadar hızlı olduğunu bilmiyordum ben bunun.

Nihayet tren on dakikanın ardından durduğunda nasıl bir pozisyonda olduğumun farkına vardım. Sıkıca Murat'a sarılmıştım. Göğsü hızla inip kalkarken kalp atışları kulağımdaydı sanki. O da kollarını etrafıma sarmıştı. İçten içe kollarından çıkmak istemesem de inmek için başımı kaldırıp ona baktım. Tatlı tatlı parlayan gözleri benim gözlerimdeydi. Sanki bunun böyle olacağını önceden biliyormuş gibi bakıyordu. Çokta üstelemeden yakınlığımızı bozup ayağa kalktım. Murat'ta arkamdan geliyordu.

"Şimdi nereye?" Bu sefer onun seçmesi için ben ona sormuştum.

"Bence dinlenmeyi hakettik. Dönme dolap?"

"Olur."

Sevgi Çiçeği / Yarı Texting Where stories live. Discover now