🌺Bölüm 6🌺

225 90 359
                                    

"Kızıım, kapıya bakar mısın lütfen? Bulaşık yıkıyorum."

Annemin seslenmesiyle alacaklı gibi çalınan kapımızı açmaya gittim. Kesin İlayda'ydı.

"Selam çiçeğimm," tam da tahmin ettiğim gibi. Ayrıca çiçeğim lafı da nereden çıkmıştı?

"Hoş geldin, hoş geldin de çiçeğim ne?"

"Birilerinden yeni iltifat duydum diyelim sizinle ilgili," dedi pis pis sırıtırken. Üzerine atılıp ağzını kapattım. Boş boş konuşuyordu.

"Kızım bela mısın başıma ya? Annem duyucak şimdi!" Diye bağırdım kısık sesle. Endişeyle dudaklarını ısırıp mutfak tarafına boylandı heyecanla. Bulaşık yıkarken annem çok fazla ses çıkarır ve bir de bu yetmezmiş gibi müzik açardı her zaman. Bu yüzden müzik sesi nereden geliyorsa annemin evin o köşesinde olduğunu bilirdik ailecek.

"Duymaz duymaz, fullemiş zaten müziği." Gözlerimi devirip kolundan tuttuğum gibi odama soktum ikimizi de. Her zaman ki gibi kendisi için dağınık gelen çalışma masama bakıp derin bir nefes verdi dışarı. Dağınık durmasının nedeni her zaman ders çalışıyor oluşumdu.

"Bakma öyle nazarın değecek, ders çalışamayacağım sonra."

"Ay bıktım senin şu derslerinden Sevgi ya, yemin ederim bıktım. Yaz geldi, çiçekler açtı, böcekler koşturuyor, hava mis gibi. Uzun bir zaman sonra adam akıllı tatildeyiz çünkü üniversiteyi kazandık."

"Ama yetiştirmem la-"

"Sus, şimdi seni hazırlıyoruz ve dışarı çıkıyoruz. Sakın itiraz etme, ben de mükemmel teyzeme bir görünüp izin alacağım." İşaret parmağını bana sallayarak tehdit eder gibi konuştu ve arka arkaya yürüyerek odadan çıktı.

O gelene kadar siyah bir üst, siyah bir pantolon giyip çarçabuk hazırlanmaya çalıştım. İlayda gelipte hala hazırlanmadığımı görürse kafamın etini yerdi.

Aynanın karşısına geçip ruj, eyeliner ve maskara sürüp küt kestirdiğim saçlarımı da taradıktan sonra hazırlandığıma kanaat getirdim. Saçlarımı ne kadar tarasam da zaten kabarık duruyordu, o yüzden pek uğraşmadım.

İlayda annemden izin almış olacak ki hevesli bir biçimde kapıdan içeri girdi. Beni de hazır görünce bu gülümsemesi ikiye katlandı.

"Taş gibi olmuşsun, bayıldım sana." Ne sandın bakışımı da attıktan sonra küçük çantama cüzdan ve telefonumu da attım ve hazırdım.

"Hadi gidelim," anneme mutfak kapısından gittiğimizi belirttikten sonra kol kola evden çıktık. Hava gerçekten de çok güzeldi.

"Eee, nereye gidiyoruz?"

"Bayadır, sinemaya gitmiyoruz, gidelim mi?" Kafamı sallayarak onayladım. Otobüse binerek en yakın alışveriş merkezine yollandık. Bu sıcakta o kadar yolu ayakla gitseydik eve ancak cenazem giderdi benim.

Komik bir filme iki bilet aldıktan sonra patlamış mısırlarımızı da alıp sinema salonuna girdik.

Ve ancak sessizce filmin başlamasını beklerken bugün Murat'ın hiç mesaj atmadığı dikkatimi çekti. Telefonumu titreşim moduna aldıktan sonra ekranı kararttım ve filmi beklemeye başladım.

Filmin ortalarına doğru telefonumun titrediğini hissettim.

Bitki kafalı: çok güzel gülüyorsun

Bitki kafalı: çok güzel hem de

Kafamı telefondan kaldırıp arkaya bakmaya çalıştım. Ama sandalyeler dolu olduğu için hem de çok karanlık olduğu için burada mı diye göremedim.

Bitki kafalı: arkaya bakma

Bitki kafalı: tam yanındayım

Gözlerim fal taşı gibi açılırken yanımda oturan adama baktım. Oydu, gerçekten de oydu. Fotoğraflardan daha gerçekçi, dağınık saçları ve gülen yüzüyle karşımdaydı işte. İyi de ne işi vardı ki burada?

İlayda... Kesin onun başının altından çıkmıştı bu iş. İlayda'ya baktığım zaman göz ucuyla bana baktığını, sanki hiç bir şeyden haberi yokmuş gibi davrandığını farkettim. Bıyık altı gülüşünü saklayamaması ise cabasıydı. Koluna cimcik attım.

"Ahh."

Bitki kafalı: İlaydaya kızma

Bitki kafalı: benim başımın altından çıktı, ben zorladım onu

Sevgi: aman ne güzel

Sevgi: bir abi kardeş beni tongaya getirmeniz eksikti

Kıkırdamasını duydum. O kadar kafamı dağıtmışdılar ki sinemada olduğumu bile unutmuştum. Şu an sadece uğultu olarak duyuyordum sesleri, umurumda bile değildi izlediğim film.

Bitki kafalı: seni görmek için içimde inanılmaz bir güç oluştu

Bitki kafalı: dayanamadım napim

Bitki kafalı: sen de beni gör istedim

Bitki kafalı: ilk gördüğümde ki gibi karanlıkta bile parlıyorsun, gözlerin mücevher gibi

Bitki kafalı: çok güzelsin

Gözlerimi kırpıştırdım. Parmaklarım klavyenin üstünde donup kalmıştı sanki, ne yazacağımı bilmiyordum.

Bitki kafalı: bir şey yazmak zorunda değilsin, sadece bil istedim

Sevgi: iltifat için teşekkürler

Bitki kafalı: iltifat değil, gerçekler *gözkırpanemoji*

Kafamı kaldırıp ona bakınca onun da bana baktığını gördüm. Bakışları sanki bütün beynimi görüyor gibi bakıyordu ve bu da ister istemez yerimde kıpırdanma isteği oluşturuyordu.

Telefonu kapattım. İki kardeşin tam ortasında otururken ikisine de bakmadım. İzlediğim filme odaklanmaya çalıştım, on dakikasını kaçırdığım için neler olduğunu yakalayamasam bile izlemeye çalıştım.

İyi ki karanlıktı ve boğucu sıcaklığın yüzümde yarattığı saçma kızarıklık görünmüyordu. Bitse de eve gitsem artık. En azından o zaman kendimi bu kadar garip hissetmezdim...

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Sevgi Çiçeği / Yarı Texting Where stories live. Discover now