"Olabilirdin ama olamadın," dedi Timuçin, net ama insaflı bir sesle. "Keyfinden de değildi, senin gibi bir anneye sahip kaç çocuk vardır? Kendine de haksızlık etme, Furkan şerefsizi için adım atmakta ne var, tek derdi karı kız."

"Şunu söyleyip durma," derken rahatsızlıkla yerimde kıpırdandım. "Ahu'yu seven biri deli olmaya yeter, üstüne bir de bu Furkan!" Sesim yükselince, susup kendimi sakinleştirmek adına bekledim. "Elemanın aşık olacağı tuttu, o da bana denk geldi amına koyayım."

"Ne aşkı ya?" diye söylendi. "Daha birkaç ay önce herkes gelip geçer, Esin ile evleneceğim diyip duruyordu. İlk söyledi diye laf etmiyoruz da, onun aşkına da inanacak kadar enayi değiliz."

"Hele Ahu'yu o konuma düşürsün," dedim sinir kat sayım beni bile endişelendirirken. "Araya kaynayan kız yapsın da göreyim, ağzı burnu yerinde kalıyor mu?" Sakinleşmek adına, nefesimi ağzımın içinde topladım, oflarken de gözlerimi kapatmıştım.

"Aklı varsa yapmaz," dedi Timuçin tedirgin bir ifadeyle. Gözlerimi aniden açarak, yerimde dikleştim. "Bir de orospu çocuğu nasıl kızın dibine giriyor, bir görsen. Ne bir haline tavrına bakmak var, ne bir şey! Kızın gönlünde var mıyım yok muyum umurunda değil pezevengin, dümdüz yürüyor ayı gibi!"

"Derse mi gelmişti?" diye sordu Timuçin. Kafamı sallarken, başıma saplanan ağrı ile mücadele ediyordum. "Kaçırır mı, çok derse gelirmiş gibi Ahu ile ortak dersine bitmiş, mesnetsiz!"

"Ooo, sen bu kıskançlık ile iyi ki amfiyi başına yıkmamışsın," Timuçin'e asabı bozuk bir bakış atıp, elimle yüzümü sertçe ovdum. "Ya olursa?" dedim kısık sesle ama karşımdaki çocuk duymuş ve "Ne olursa?" demişti.

"Ya Ahu ona aşık olursa?"

Uykusuz gecelerimin diğer bir konusu da ağzımdan sinirle döküldüğünde, Timuçin bana acır bir bakış atıp, çaresizce omuz silkti. "Aşık olursa belki daha kolay unutursun?"

"Yok öyle bir şey," dedim içimden geçtiği kadar net olarak. "Ahu'dan önce hiç diyordum. Artık ya Ahu ya hiç, unutmak falan yok. İstesem bile," Yutkundum, konuşmak bir şeyleri itiraf ederken zor oluyordu. "Unutamam zaten."

"Umarım olmaz, ne diyeyim? Furkan senden yakışıklı, e karı kız işlerinde senden daha çok iş bildiği de kesin," Duyduklarıma inanmakta güçlük çekerken "Sağ ol ya," dedim müthiş tesellisine. O ise omuz silkmişti. "Gerçekler gülüm, ilgi desen ilgi, çekicilik desen çekicilik. Kız düşse niye düştün demezdim."

Bir insan enayi olurdu da, benimki gerçekten üst bir seviyeydi. Ömrümce ellerini tutmak istediğim tek bir insan vardı, ne öncesi vardı ne de sonrası olsun istiyordum ama onu da göz göre göre, onun da gönlü varken kaybetmiştim.

Acımasız olunurdu, kader dediğin zaten bana hep öyleydi de, bari bu kadar olmasaydı.

Bari Ahu'yu bana bıraksaydı, başka bir şeyde de gözüm yoktu.

"Tamam be gülüm," dedi Timuçin bana kıyamazmış gibi. "Harbiden ne yapsak, sen böyle solup gideceksin gözümün önünde," Alayla güldüm. "Varsa bir tavsiyen memnuniyetle dinlerim, gecelerdir benim aklıma bir şey gelmedi de."

"Git kızın elini tut desem," Sıkıntı ile nefes verdi. "Sen bunu kaldıracak adam değilsin, bu sefer Ahu ile bir yola çıkınca sen bu vicdan azabını taşırsan, ilişkinize yazık olabilir," Dirseğini koltuğun kenarına yaslayıp, eliyle çenesini kaşıdı. "Kim ne derse hakkında, haklı gibi durur. Bu İzmir meselesi hoş durmadı, zaten daha önce söylesen bile şerefsiz duruyordun ama Ahu Cenk olayını söyleyemediğinden, iyice kötü duracak."

"Sence durum tespiti duymak ister gibi bir halim mi var?" diye ciddi bir sesle sordum ama beni umursamadı. "İki ucu boklu değnek. Ah işte beni dinleyecektin de işte geçti o da, elimiz kolumuz bağlı."

Ahu ile CengizWhere stories live. Discover now