/Tamamlandı/
Kışın acımasız ayazı.
Gölgeler, her yerdeler.
Peşinde, sesini duyuyor musun?
Sana sesleniyorlar, kaç.
Karların altındalar, öleceksin.
Kayıplar, kayıp ruhlar ve ölüler, ölü bedenler.
Ruhuna hapsolmuş bir gölge.
Sesini duyuyor musun?
Sana...
"Dışarıyı kontrol edelim." dedi yataktan kalkarak. Peşinde olduğu kalkarken odanın kapısını açtı.
"Sende mi geliyorsun?" dedi kaşlarını kaldırarak. "Tek mi kalayım?" Bakışları yukarı kaydı ve birkaç saniye düşündükten sonra başını olumsuz anlamda salladı.
Elimden tutarak beni odadan çıkartırken evden gelen tıkırtı ile duraksadık. "Normal bir şey değil bu."
"Nasıl yani?"
"Gölgelerin bu kadar toplu gezdiğini görmedim ben, bir şeyler oluyor." dedi dikkatlice. Kaşlarını çatmış bir şeye odaklanmıştı.
Dış kapıya varana kadar sessizce onu takip ettim sadece. Kapıyı açtığında soğuk hava bedenimi etkisi altında aldı ve irkildim.
Dışarı çıktığımızda olduğum yere çakıldığımı hissettim bir an. Bu kadar çok gölgenin burada ne işi vardı?
Gölgeler evin yaklaşık 50 metre ötesinde toplanmıştı. Büyük bir yuvarlak yapmışlardı ve garip bir şey mırıldanıyorlardı.
"Oha." dedi sorumu cevapsız bırakarak. Kaşlarım daha da çok çatılırken gölgeler dönmeye başladı.
Aralarında hiçbir boşluk olmadığı için içeriyi göremiyordum. Söyledikleri şeyi seslerini yükselterek söylemeye başladıklarında aralarındaki yuvarlaktan bir ışık saçılmaya başladı.
"Gölge Avı yapmışlar." dedi bana dönerek. "Onların Tanrı'larına bağışlıyorlar şu an." dedi kaşlarını daha da çok çatarak.