31.bölüm "Yazıklar Olsun! "

Bắt đầu từ đầu
                                    

Ağzımdan gelen kanı karşımdaki itin yüzüne tükürerek kahkaha attım. Benim devreler yine yanmıştı. Yüzüme sert bir yumruk daha yerken sert sesiyle emrindeki itlere bağırdı. "Çözün lan şu manyağın elini bakalım toprağın altında nasıl gülecek."iki it elimdeki zincirleri çözerken ayakta durmakta güçlük çeksemde kendimi kısa sürede toparlayarak yanımda duran itin boynuna asılarak belindeki silahı çıkarıp kulaksız itinin koluna sıktım patlamayan silahla mervisiz silah olduğunu anlayarak içimden küfür ederken elimdeki itin boynunu hızla kırarak elimdeki silahı kulaksızın kafasına doğru fırlattım yarılan kafasıyla gülerken ölen iti bıraktım.

Etrafım 20'den fazla itle çevriliyken "Bu kadar korkmayın lan yemem." sayıca fazla olmalarına rağmen bir kaç tanesi elimden kurtulamasada ellerimden bağlanıldım. Kulaksız iti saçlarımdan çekiştirerek beni mezarın yanına getirirken kapağı açık tabuta sokmaya çalıştı.

Kendimi geri çekmek istesemde zorla itilerek tabutun içine yüz üstü yatırılmıştım. Tepemdeki itin bacağındaki tabancayı görmemle ilk başta pantılonumun içine sakladığım hançeri çıkararak ellerimdeki ipleri dikkat çekmeden hızlıca kestim.

Kulaksız iti kameramanın yanındayken beni çekmesi için emir veriyordu. Dikkatler bende olmadığı için aklındaki planı devreye soktum.
Tepemde dikilen iti hızla ayaklanarak hançerlerken benimle birlikte kazılan mezara attım kendini. Elindeki silahı tutarken etraftaki itlere tek tek sıkmaya başladım.

Hepsi menzilenirken başımı hızla eğdim geberttiğim itin yeleğindeki bombaları çıkarırken 2 tane el bombası ve bir sis bombası olması benim için bir lütuftu resmen. Başımı çıkarmadan el bombalarını itlere doğru fırlattım. Sis bombasınıda bana hasar veremeyecek bir uzaklığa fırlatırken seri bir şekilde mezarlıktan tıramanarak çıktım.

Yerde sürünerek kendimi güvenli bir yere atarken kendimi sıcak bir çatışmada bulmuştum. Elimdeki tabancanın jarjörü bitene kadar dayanırken uzaktan kumandalı bombamı üniformamın özel dikim yerinden çıkardım.

İçten dikilen bu cebi kolay kolay kimse bulamazdı. Elindeki kumadayla bakışırken gözlerimi kapatarak besmele çektim. Düğmesine basarken 'sizler için' diye mırıldandım.

Ard arda olan patlamalarla kulaklarımı elimle kapatarak yere daha çok çöktüm. Kısa bir süre olduğum yerde bekledikten sonra hızla ayaklandım o kulaksız itini bulmam lazımdı.

Dumanlardan önümü rahat bir şekilde göremezken etrafa doğru bakıyordum etraf ceset kaynıyordu her yerde parçalanmış bedenler vardı.

Sonunda aradığım iti bulurken yanına doğru geldim kopmuş ayaklarına bakarken eğilerek nabzına baktım gebermişti.

Neredeyse bedeninin hepsi yanmıştı.

Ne kadar yerdeki ceseti izledim bilmiyordum ama hala sönmüyordu içimdeki yangın elimi kalbime bastırırken gözlerimden akan yaşlarla yürümeye başladım.

Nefes alamıyordum intikamınızı almıştım be babam ama hala acıyordu. Bu it gebermişti ama ne çare siz olmadıktan sonra...

Kendimi ayakta tutmaya çalışarak saatlerce durmadan yürüdüm. Albaya haber vermemiştim o kadar kızgındım ki benden böyle ciddi bir şeyi saklamalarına yüzüme baka baka yalan söylemişlerdi bana. Bana o itin geberdiğini söylemişlerdi o kadar ciddi bir mesele olmasına rağmen ben sonsuz bir güvenle inanmıştım. 

VATAN DELİSİNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ