Biz neyiz¿

259 7 0
                                    

Bölüm 7

"Hale, Halem...
Sana bunu demeyi ne çok hayal etmişim meğerse..
Biliyordum bu kadar zor olacak biliyordum zorlayacak ama bu kadar canımın yanacağını bilemedim.
Çok sevdim seni.
Öyle böyle çok değil.
Ama olmayınca da olmuyormuş. Zorla hele hiç olmuyormuş.
Beklerim dedim anlar dedim sever dedim, ama yok.
Küçük, küçüğüm benim küçüğüm.
Seni seviyorum
Tüm imkansızlıklara rağmen seviyorum...
Ama sen sevmiyorsun sevmeyeceksin de bunu çok iyi biliyorum o yüzden artık ikimiz de kendi yolumuza gidebilelim diye o önemli adımı ben atıyorum.
Sen zaten kendi yolundasın sen zaten bana kör ve sağırsın.
Halem bugün son sana söz son.
Seni sevdiğimi ne olursa olsun ikimiz de hangi konumda nerede olursak olalım asla unutma.
Ben bu gece sözleniyorum....
Küçük hoşçakal...."

Manyak
Salak
Gerizekalı
Sanki intihar mektubu yazmış hem sinir oldum hem ağladım ama bu sonda yazdığı....

Ne demek sözleniyorum oğlum.
Bir insan bir gecede sevgili yapıp ondan sonra aldatılıp üstüne terk edilip ve eski sevgilisinin sözlendiğini öğrenir mi be.
O ex görümcemin de alacağı olsun.
Offf, ne diyorum ben.

Her neyse acele etmem gerek. Üzerimi giyindikten sonra spor ayakkabımı da giyerek evden fırladım. Saat akşam 6 olmak üzere ve insanlar sözlenmek için hangi saatleri tercih eder hiç bilmiyorum ama umarım yetişirim.
Evleri yürüyerek on dakika mesafedeyken benim ayaklar göte vura vura koşmamla beş dakka da evin önünde bulurum kendimi ha gayret.

Beş dakkanın sonunda evin önüne geldiğimde arabasının burda olduğunu gördüm ve rahat bir nefes aldım. Biraz soluklanarak evin kapısına doğru ilerledim. Ve ilerlerken aklımdan geçeni neden yapmıyorum ki diyerek geri döndüm.

Etrafta biraz aradıktan sonra büyük bir taş bulup arabanın ön camına çok sert bir şekilde fırlattım ve bingo. Ön cam artık yok. Oh ferah ferah gitsin gelsin kas yığını öküz.

Çok geçmeden bir kaç taş daha bularak gelişi güzel arabaya fırlatmaya başladım ve arabanın alarmı mahalleyi ayağa kaldırmak için var gücüyle çalışıyordu. Bağırarak arabaya  yaklaştığını gördüm.

"Hey noluyor akşam akşam...?"

Beni karşısında görünce bir duraksadı ve ne olduğunu anlamaya çalıştı. Bunu fırsat bilerek hem arabaya hem de ona ard arda küçük taşlar fırlatmaya devam ediyordum. Üzerime doğru gelmeye başladığında birden bağırmaya başladım.

"Ne demek sözlenmek ya ne demek. Manyak herif, gerizekalı. Sen kimsin be kimsin de..."

Oofff, kimsin hakkaten?
Benim neyimsin de ben gaza gelip kendimi senin arabanı taşlarken buldum?

Ben ne diyeceğimi bilemezken ufak bir inleme sesi geldi ondan. Sakinleşmeye caba göstererek ne oldu diye taş atmayı bırakarak ona bakmaya başladım ve zaten yaralı olan kaşının kanadığını gördüm.

"Elinin ayarını senin..."

Diyerek söylenmeye başladı.

"Evet elimin ayarını ne yapacaksın? Getir getir o cümlenin sonunu getir."

Diyerek ona diklenmeye başladım ama bu arada merak da ediyordum canının yanıp yanmadığını.

"Ne var Hale akşam akşam ne istiyorsun? Bu arabanın hali ne işim vardı benim daha. Of Hale oooofff."

Bağırarak bitirdiği cümlesinden sonra ne için buraya geldiğimi hatırlayıp tekrar sinirlendim.

"Evet paşam vardır işin. Çekmişsin takım elbiseni de üzerine. Ne o, özel bir yere mi."

Yakışıklı pislik ne de karizmatik olmuş.
Allahım sabırların sabrını ver bana bu akşam.

"Evet, özel bir işimiz vardı ailemle birlikte Hale. Sen niye geldin?"

Sanki o mesajı bana yazan bir başkasıymış gibi davranıyordu.

"Bana o mesajı atıp, kendi duygularını anlatıp beni dinlemeden hiç bir yere gidemezsin sen."

Bağırarak söylediğim cümleden sonra dudağının titrediğini gördüm. Kendini gülmemek için kontrol etmeye çalışıyordu.

"Hale bak ben o mesajın cevabını zaten biliyorum. O yüzden ne sen yorul ne de ben. Hadi hastasın zaten eve git dinlen."

Bu adam niye bu kadar sakin arkadaş?
Biraz delir arabanı haşat ettim burda.

Ne diyeceğimi bilemezken gerçekten ne için burda olduğumu sorgulamaya başladım. O gördüğüm rüya, veni bulduğu akşam onu görüp rahatlayıp bayılmam, kokusu ve en önemlisi dudaklarını anlımda hissetmiş olmak.
Ben neden burdayım?
Ne istiyorum?

Birbirimize bakarken birden yürümeye başladım ve tam önünde durarak kollarımı beline doladım başımı da göğsüne yaslayarak ağlamaya başladım.

"E-ev evlenmeni istemiyorum. Hele sevmediğin biriyle hiç istemiyorum. Ya kim seni kabul eder ayrıca. Sevdiğin kızı bile unutmamışken evleniyorsun. Aptal mı sandın sen kadınları? Anlamayacak mı sevilmediğini?"

Hiç bir şey demeden beni dinlemeye devam ediyordu. Şu an sokak ortasında olmamız benim kadar onun da umrunda değildi. Sadece bu anın tadını çıkarıyorduk ikimiz de. Kalbinin üstüne denk gelmem orasının benim için atıyor olması ve bunu hissetmek çok başka bir şeydi o anda.
Ondan bir tepki beklerken daha sıkı sarıldım ona.

"Lütfen bir şey söyle, daha benimle konuşmadın bile. Bana o mesajı atıp bir şey olmamış gibi üstünü mü kapatacaktın? Bilmiyorum bu hissettiğim ne bilmiyorum ama yapma nolur yapma."

Daha şiddetli ağlamaya başladığımda kollarını kaldırıp beni sımsıkı sardı. Sanki hiç bırakmayacak gibi bırakırsa toz olup havaya karışacakmışım gibi.

"Küçük, sakin ol." dedi

Ben başka bir şeyler daha söylemesini beklerken o sadece sakin ol deyip bana sarıldı.
Ne kadar bu şekilde durduk bilmiyorum ama bizi kendimize getiren babasının sesi oldu.

"Yunus, oğlum geç kalıyoruz."

Bir kalkan gibi önümde duruyordu. Onun sırtı eve dönük olduğu için ve boyu benden baya uzun olduğu için kime sarıldığını görmeleri imkansızdı.

"Tamam baba, geçin siz içeri bir yere gitmiyoruz." dedi.

Bir cümle bir insanı bu kadar mutlu edemezdi.
Daha sıkı sarıldım ona. Beni bırakmasın istedim. Bu akşam burada böyle kalalım hiç bitmesin istedim.
Beni kendime getiren şey onun sesi oldu.

"Küçük, küçüğüm... hadi evine götüreyim seni."

"Ih hayır..." dedim.

"Kalalım böyle gitmeyelim bir yere." dedim.

Çünkü onun kokusu sıcaklığı bana iyi geliyordu.

"Hale, hadi güzelim. Bak gidelim üstüne kalın bir şeyler al biraz konuşalım seninle. Olmaz mı?" diye sordu.

"Eğer böyle götüreceksen eve beni gidelim."

Neydi bu cesaret? Nereliydi?
Zira benli olsa ben tanırdım bunu tanımıyorum.

"Haleeeee..."

Hemen de sinirlen zaten. Kas yığını.

"Tamam be al yemedim seni tepe tepe kullan kendini. Ben giderim evime de gezmeme de. Sana mı kaldım?"

Aniden gelen tribal enfeksiyon, ah biz kadınlar.

"Ya evet evet, arabanın camını indirirken de sordun mu bu soruyu güzelim hı...?"

Bir şey demeden ondan ayrılıp evin yolunu tuttum ve tabi ki de onun da peşimden geldiğini biliyordum.

Bu akşam kim öle kım kala.
Görelim mevlam neyler, neylerse güzel eyler demişler....

KüçükHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin