İtiraf

280 7 0
                                    

Bölüm 5

Onun bana sarılmasıyla üşüdüğümü fark ettim. Nedense kolları kendimi güvende hissetirdi. Kısa bir süre sonra gözlerimin önü karardı ve bende film koptu.

Birden havalandığımı hissetim ama hiç bir şekilde tepki veremiyordum. Muhtemelen beni taşıyan oydu. Yunus abi.
Abilerimin en yakın arkadaşı.
Kapı sesi duydum bir yere oturtuldum ama yine bir tepki veremedim.
Neden kendimi onun yanında güvende hissetmiştim?
Neden başkası değil de o beni buldu?
Neden onu görünce rahatladım?

Gözlerimi açtığımda tanıdık bir tavanla karşılaşmak beni az da olsa mutlu etti.
Yaşadıklarımın kötü bir rüya olduğunu umarak sağıma döndüm ve annemle göz göze geldim. Yatağın kenarına oturmuş ve sadece ağlayarak beni izliyordu.
"Meltem sultan..." cümlemi bitiremeden o muhteşem boğaz ağrısıyla yüzleştim ve öksürmeye başladım. Annem hemen bir bardak su uzattı ve içmem için sırtımdan destek vererek beni kaldırdı.
"Halem yorma kendini kuzum, dinlen biraz" dedi ve bunu derken ağlamayı bir an kesmedi.

Ailemin nasıl bir korku yaşadığını annemi görünce anladım. Allahım annem bu haldeyken babamı görmek istemiyorum. Nedendir bilinmez ama anneler hep ağlar klişesine alıştığımdan olabilir bu manzaraya alışkınım. Ama babam, o ağlamasın. Onun ağlaması demek,güçsüz kaldım kızım, demek.

Annem biraz sakinleştikten sonra biraz uyuyup dinlenmemi söyleyerek odadan çıktı. Ben de kendimi uykuya teslim etmek için gözlerimi kapadım. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum bir süre sonra odamın kapısının açılıp kapandığını duydum. Yatağa doğru yaklaşan adımlar bir müddet sonra durdu. Gelen ya abilerimden biri ya da babamdır diyerek gözlerimi açmadım.
Yatağın sağ tarafı çökünce gelen kişinin oturduğunu anladım.

Bir saniye, hayır rüya bu. Bu koku ne abimler ne de babam. Ya bir köpek olup polis köpeği gibi kokudan insan teşhis etmediğim kalmıştı. Ayrıca, ben bu adamın kokusunu niye biliyorum? Neden hemen kafamda onun görüntüsü canlanıyor?

Uyuduğumu sanması için nerdeyse nefes almayı bırakmıştım. Biran önce çıkıp gitse iyi olurdu yoksa, uyku herkes için yarı ölüm haliyken benim için %100 bir ölüm haline dönüşecekti. Birden saçımda bir el hissetim. Odada Yunus abiden başkası olmadığına göre, Azrail de saç okşayarak can almayacağına göre, bu oydu. Yunus abi.

Hiç bir şekilde tepki vermeden uyumaya devam ettim.
Birden konuşmaya başlayınca neler dediğini harfi harfine dinlemeye gayret ettim. "Ah küçük, aklımdan neler geçti bir bilsen. Evet başkalarına göre çok abartılı tepkiler olabilir. Hadi ailen seni merak etti evet. Korktu evet. Ulan biri çıkıp dese, sen kimsin sana ne oluyor ne derdim hiç bilmiyorum. Ama tek bildiğim o an tek düşündüğüm sendin. Bir şey olmamış olsun diye dualar ettim içimden. Kokusunu tekrar solumadan benden gitmiş olmasın dedim. Hale, Halem... Off, şu an uyuduğun için böyle rahatım. Ulan herkesi korkudan titreten ben, senin karşında savunmasız bir çoçuğa dönüşüyorum."

WHAT dedin gülüm, diye bağırmamak için kendimi zor tutuyorum. Ne diyor bu be.

"Küçük, küçüğüm nolur benden gitme. Nereye olursa olsun hep gözümün önünde ol. Ne başkasına git ne başka yerlere git. Benim olmasan da benimle ol burdan gitme. Sol yanımdan hiç gitme...."

Anlımda hissettiğim sıcaklık umarım dudakları değildi....

KüçükWhere stories live. Discover now