Bilge dudaklarının üzerindeki hafifçe değen dudaklara mest olmuş bir şekilde, tüm tüyleri diken diken olurken elini adamın boynuna attı ve dudaklarını dudaklarına yapıştırarak kendisine çekti.

Genç adam, karısının beline ellerini koyup deli gibi öperken onu yatağa yatırdı ve yavaşça üstüne çıktı.
Bilge uzun eteğine dolanıyordu, bir an önce ondan kurtulması gerektiğini düşündü adam.

Elini elbisenin iplerine götürdü ve kurdeleyle tutturulmuş düğümü tek seferde açtı.

Genç kızı bir an önce elbisesinden kurtarmıştı.

Bilge de kocasının boyun bandını, gömleğini ve pantolonunu çıkartmasında yardımcı oldu.

"Seni seviyorum,"dedi yavaşça içine girip karısını inletirken. Bilge,"Bende seni seviyorum."diyerek adamın öpücüklerine karşılık verdi.

Genç adam eliyle karısının göğüslerini okşamaya başladı ve hareketlerini hızlandırdı.

Bilge hissettiği aşkla dolan gözlerini yumdu ve Andrew boynunu öperken kafasını geriye atarak ona daha rahat öpmesi adına yer açtı.

Andrew bunca doğuma rağmen karısının darlığına inanamıyordu.

Acayip zevk alıyordu.
Deli gibi aşıktı.
Akıl almaz bir şekilde seviyordu.

Hızlandı.

"Bana her an hazır olmana bayılıyorum."

Bilge dolu dolu olan gözlerini açarak gülümsedi.
Andrew kafasını boynundan kaldırıp yüzüne bakınca gördüğü durumla korktu. "neden ağlıyorsun?"

Bilge elini kaldırıp adamın yanağına koydu.
"Aşktan."dedi. "Sana olan aşkımdan."

Andrew durdu.

Hareket etmeyi kesti ve daha bir tutkulu şekilde karısının dudaklarına yapıştı.

Hunharca öptü.

Hızlandı.

İkisi de zevkten inim inim inliyordu.

Bilge doruğa doğru giderken,"Gel-"aldığı histen bir an konuşamadı. "Geliyorum."

Andrew inleyerek,"Gel."dedi. "Ama içinden çıkmam, kaçmana izin vermem."

Bilge kahkaha atmaya başlarken aynı zamanda zevkten çıldırmaya devam etti.

**

Andrew yanında uzanan karısının omzunda, kolunda ve ara ara bedeninde parmaklarını gezdirirken,"Sabaha kadar yorulmadan seviştik, aşk tazeledik ve herhangi bir velet gelip anı bozmadı, şaşkınlık içerisindeyim."dedi.

Bilge gülerek kocasına baktı,"çocukların hakkında bunu dememelisin."

Andrew gülümsedi,"Hamile zamanlarını çok özlüyorum."

Bilge,"Artık olmaz."dedi. "Altı kere hamile kaldım. Artık olmaz."

Andrew gülerek karısının dudaklarını öptü ve geri çekildi.

"Andrew,"dedi Bilge geri çekilip birden aklına gelen soruyla.

Andrew karısının gözlerine baktı. "Efendim?"

"Benim için ölür müydün?"

Andrew yüzünü buruşturdu. "Nereden çıktı bu?"

Bilge omuz silkti. Yatakta doğrulup ayağa kalktı ve paravana yürüyüp geceliğini aldı. Yavaşça başından geçirdikten sonra,"Öyle,"dedi. "Benim için ölür müydün?"

Andrew doğruldu ve yanına oturan karısına,"Senin için ölmemi mi istiyorsun?"diye sordu.

Bilge ofladı. "Bu sadece bir soru."

Andrew kafasını salladı,"Anladım."

Bilge sinirlendi. "Söylesene!"

Andrew güldü,"Ölürüm sevgilim, senin için ölürüm. Sen peki benim için ne yaparsın?"

Bilge iç çekti ve aşkla,"Bende senin için ölürüm."dedi.

Andrew kafasını iki yana salladı,"O kolay."dedi.

Bilge yüzünü buruşturup,"Nasıl kolay?"diye sordu.

Andrew,"Ölmek, senin için son derece kolay."diyerek kafasını salladı. "Sen benim için yaşayabilir misin?"

Karısının intihar meyilli halı onu korkutuyordu.
"Ben ve çocukların için gücünün yettiği yere kadar yaşayabilir misin Bilge?"

Bilge kocasının ona yaklaşması ile iç çekti.
"Bunu yapabilir misin, söz verebilir misin?"

Bilge hüzünle gülümsedi. "Yaparım,"dedi. "Sadece sen ve onlar için var oluyorum." Gözlerinden damla damla yaşlar aktı. "Size olan sevgimden."

Taş yürekWhere stories live. Discover now