2.4

175 37 22
                                    

Jimin'in kollarım arasında kalan yorgun bedenine baktım. Gözümden akan yaşı sildikten sonra burnumu çektim.

Boğazımdaki düğüm ağlamamın yavaşlamasıyla kaybolurken boğazımı temizleme gereksinimi duydum. Kıpırdanmaya başlayan Jimin'le gözlerimi iyice sildim.

Jimin gözlerini ovalayarak açtığında dudağım yukarı doğru kıvrıldı.
"Günaydın sevgilim"
Dedim
"Güne daha nasıl güzel başlayabilirim ki, sen ve kelebeklerimiz"
Dedi

Onun bakışlarını takip ederek tavana baktım. Jimin'e döndüğümde dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Gülümsediğimde beni kolları arasına aldı. Artık şefkat gösterme sırası ondaydı.

Kollarının arasında bebek gibi hissetttiğim adam saçlarımı sevmeye başlarken, onun güzel yüzüne baktım uzun uzun...her detayını iyice aklıma kazıdım.

"İçimde kötü bir his var"
Dedi, boğzımdaki düğüm aynı yerini aldığında çaresizce gözlerimi kapattım.
"Deme öyle"
Dedim ama beni duyduğundan hiç emin değildim.

"Rose bunu kabullenmen konusunda konuşmuştuk"
Dedi
"Sadece son âna kadar inkâr etmeme izin ver Jimin, yoksa tutunacak hiçbir dalım kalmaz"
Dedim, beni onaylayıp kollarını bana iyice sardı.

•••••

"Küvete girelim mi ?"
Jimin'in göğsünde yatarken kafamı kaldırıp ona baktım.
"Kalkabilecek gibi misin ?"
Dedim
"Kalkabilirim"
Dedi gülümseyerek

Yüzü o kadar solgundu ki içim parçalanıyordu ister istemez. Gülümseyerek ayağa kalktığımda o da yatakta oturur pozisyona geldi.

Üstümdeki geceliği çıkartacakken beni durdurdu.
"Her ihtimale karşı hazır olmanı istiyorum küçüğüm. Çıkartma, olur mu ?"
Dedi

Bu da demek oluyor ki eğer kolların arasında ölürsem üstünü giyinmeye uğraşma...gözlerim dolarken zar zor gülümsedim. Beyaz saten geceliğimi çıkartmadan Jimin'in kolunun altına girdim.

Birlikte banyoya girdikten hemen sonra Jimin'in üstündeki tişörtü çıkarttım. Jimin kenardan yardım alarak kalktı. Biraz benim biraz duvarın yardımıyla küvette hazırladığım ılık suya oturdu.

Dokunmaya kıyamadığım, aşık olduğum adamı ölüme uğurlamak üzereydim...

Ağlamamak için kendimi iyice sıktım. Küvete girip Jimin'in hemen önüne oturduğumda solgun yüzünde gözlerimi gezdirdim ve morarmaya yüz tutmuş dudaklarına minik bir öpücük kondurdum.

Jimin beni ters çevirerek sırtımı göğsüne vermemi sağladı.
"Beni böyle görmeni istemiyorum küçüğüm"
Dedi, konuşmak istesem de her an ağlayabilme tehlikem olduğundan sessiz kaldım.

Ne kadar da ağlak bir kızım...

"Kelebeğini öptüğüm için çok mutluyum"
Dedi zar zor gülerek, tek eli belimdeyken diğeri kelebeğimin üstündeydi. Kafamı tavana kaldırıp dolu gözlerimdeki lanet yaşların defolup gitmesi için kendimi zorladım.

"Sevgini yaşatacağım Jimin, sana söz veriyorum"
Dedim, Jimin'in yorgunca gülme sesleri doldurdu kulağımı
"Şüphem yok sevgilim"
Dedi, ağlamamak adına dudağımı dişlerken belimi saran kolları yavaşça suyun içinde düştü.

Dudağımı daha sert ısırırken ağzıma kan tadı geldi. Umursamadan Jimin'in düşen kollarını alıp kendi belime sardım ve göğsüne yattım.
"Üşümüşsün Jimin, suyu ısıtayım mı biraz ?"
Dedim

Ses gelmeyince yenilgiye uğramışlığın verdiği acıyla boğazımdaki düğüm büyüdü ve gözümden aşağıya bir damla yaş aktı.

Bir damla diğerini getirdi ve gelen yaşsa diğer gelecek olanların yolunu açtı.
"Ağlamaktan nefret ediyorum"
Dedim çaresizce Jimin'in göğsünde ağlarken

•BUTTERFLY•Where stories live. Discover now