"ne oldu"

"hadi hemen kalk bir güzel kahvaltı edelim. Seni ve bebeğimizi bir güzel doyuralım sonra da gidip bebeğimizi görelim." diye heyecanla açıkladı ani kalkışının sebebini.

Kalkmama yardım etmesi için uzattığı elini tuttum. Kırılacak bir porselenmişim gibi beni nazikçe kaldırdı ve tekrar dudaklarıma yapıştı. Bir süre kana kana birbirimizi öptük. En sonunda benden ayrılmayı başardı ve oda telefonuna uzanıp resepsiyonu aradı, kahvaltı getirmeleri için.

Onu odada bırakıp yavaşça banyoya girdim. Parisi ayaklarımın altına seren banyoya hayran hayran bakmayı kesip işlerimi hızlıca hallettim ve odaya geri döndüm.

Demir eyfel kulesini gözlerimizin önüne seren boydan camların önünde duruyordu. Yavaşça yanına gidip arkadan kollarımı beline dolandım ve ben de omuzunun üstünden eyfel kulesine bakmaya başladım.

"çok güzel burası. Fransaya daha önce gelmiştim ama şimdi sanki gözüme daha güzel gözüküyor. Bunun tek sebebi sensin sevgilim" dememle beni tutup önüne aldı ve ellerini karnıma koyup çenesini omzuma dayadı.

"hiçbir şeyin senden daha güzel olduğunu düşünmüyorum. Burası da sen varsın diye güzel. Yoksa beş para etmez" diyip beni keyifle kıkırdattı.

"o kadar hainsin ki.. Buraya gelirken korkudan ödüm koptu." diyip elinin üstüne hafifçe vurdum. Boynuma ıslak bir öpücük bırakıp tüm vücudumu titretti.

"mert sana hazırladığım sürprizi patlattığını itiraf etti. Bu yüzden de senin evlilik teklifi beklediğini biliyordum ve ne yaparsam yapıyım hazırda beklediğin için sürprizi kalmayacaktı ve heyecanlı olmayacaktı. Ben de senin beklemeyeceğin anda başka bir tane hazırladım. Bu ilkinden daha güzel oldu. "

"aferim sana hayatım. Sana bir şey olacağının stresinden az daha çocuğu 1 aylıkken doğuracaktım" dememle daha sıkı sardı beni.

"özür dilerim güzelim. Bilseydim seni ve bebeğimizi böyle tehlikeli bir duruma asla sokmazdım" diye pişmanlıkla fısıldadı. Kollarında dönüp yüzünü ellerimin arasına aldım ve dudaklarına yumuşacık bir öpücük bıraktım.

"saçmalama bir tanem ne özrü. Rüya gibiydi. Cidden biran bana evlilik teklifi yapmayacaksın sandım. Hatta daha sabahına nehirle sana yağdırıyorduk." diyip kıkırdadım.

"bak sen.." diyip burnumun ucunu ısırdı. "biz hatuna evlilik teklifini daha nasıl güzel yapabiliriz diye düşünürken o bizi yerden yere vuruyormuş meğersem"

"yaa ne biliyim. Mertin seni patlamasının üstünden 1 hafta geçmişti ve senden tek bir kıpırtı yoktu." diye sızlandım. "hem hain mert aramızda kalacaktı bir de"

"ona bu konuda çok güvenme benden bir şey saklayamaz" diye kendinden emin bir egoistlikle söylendi. Bu tavrına ve satılmama burun kıvırdım. Ben sorardım o oyuncuya. İllaki bana işi düşerdi nehir konusunda.

"o değilse sen o köprüyü nasıl kapatıp bir de üstüne 2 tane helikopteri emrine amade ettin" dememle kibirle güldü. Yanağına hafifçe vurup bu kibirli gülüşüne ben de güldüm.

"para güzelim.. Bu dünyadaki paranın köpeği olmuş herkesi kolayca satın alır.. sakın unutma." demesiyle tam bir şey diyecektim ki kapı çaldı. Yanağıma nemli bir öpücük bırakıp istemeye istemeye kollarını çözdü ve kapıya doğru yürüdü.

Ellerim karnımın üstüne giderken guruldamasıyla "ben de annecim ben de" diyip bebeğimi onayladım. Cidden acıkmıştım. Gözlerimi hızlı bir şekilde sofrayı hazırlayan görevlilerden çekip demire çevirdiğimde onunda mutlu gözleri beni buldu ve "çok acıktık babacık" diye nazlı nazlı sızlandım hemen. Hamilelik bana daha fazla nazlılık katmıştı hissediyordum.

ASYA (TAMAMLANDI)Место, где живут истории. Откройте их для себя