63

371 40 2
                                    

Herkese keyifli okumalar.. 💥

Gözlerim, dalgınca uçağın camından dışarıyı izleyen demiri izlerken bir saniye bile bırakmadığı elimi bilinçsizce daha da sıktı.

Sabaha kadar koynumda uyumuş sabah olunca da annesinin mezarının bulunduğu yere yani Adanaya onunla gelip gelemeyeceğimi sormuştu. Tabi ki saniye bile düşünmedim.

Şimdi ise birlikte annesinin yanına gidiyorduk.

Yüreğinde asla kapanmayacak bir yarayla yanımda oturuyordu ve aynı yaraya sahip olan biri olarak onu en iyi ben anlıyordum.

"demir bey inişe geçiyoruz efendim. Lütfen kemerinizi bağlar mısın" yanımıza gelen hostes kibar bir şekilde bizi bilgilendirdiğinde demir ancak o zaman kendine gelebilmişti ve bir reaksiyon verebilmişti.

Elimi ondan önce kemerine atıp bağladım. Geri çekilmeden önce dudaklarıma yumuşak minnet dolu bir öpücük bırakırken bende aynı şekilde karşılık verip yerime oturdum ve kendi kemerimi de bağladım.

"iyi ki yanımdasın. Teşekkür ederim sevgilim" elimin üstüne tüy kadar yumuşacık bir öpücük bırakırken sevgiyle yanağını okşadım.

"asıl böyle özel bir anda yanında beni görmek istediğin için ben teşekkür ederim bebeğim"

"senden başka yanımda görmek istediğim kimse yok Asya. Önceleri buraya gelirken kırık, eksik bir çocuk gibi hissediyordun şimdi ise güçlenmiş ve tamamlanmış bir adam gibi hissediyorum. Sen beni güçlü kılan, dik tutan yanımsın. İyi ki varsın" demesiyle sevgiyle kocaman gülümseyip dudağına küçük bir öpücük bıraktım. Kolunu boynuma dolayıp beni göğsüne çekerken kalbim öyle atıyordu ki elimi oraya götürüp bastırma ihtiyacı hissettim. Ağzından böyle harika cümleler dökülüyordu ya beni benden o saniye alıp götürüyordu.

Uçak piste inene kadar şeklimizi bozmadık. Piste indiğimizde ise demir ayağa kalkıp elimi sıkı sıkı tutarak beni dışarıya çekti. Dışarı çıkmamızla alanda bir ordu bizi karşılarken demire biraz daha yaklaşmıştım.

"ne oldu güzelim"

"ne bu tantana" dememle boğukça güldü.

"dedemin işleri işte. Gel bir sorun yok" demesiyle ona ayak uydurup yavaş yavaş merdivenleri indim. İndiğimiz gibi 55lerinde bir adam gelip demirin eline öpmek için atıldı ama demir izin vermeyerek iki kere sırtına vurdu.

"hoş geldin demir ağam şeref verdin"

"hoş buldum latif hoş buldum. Ne bu kalabalık. Savaş çıktı da benim mi haberim yok."

"ağam dediydi az gitme diye. Fazla olduysa kusuruma kalma" diye bir çırpıda konuştu. Demirin yanında, ona gösterdiği saygıyı kendince sergileyen başı öne eğik, elindeki kasketi sıkı sıkı tutar vaziyetteki adama baktım ben de.

"siz de hoş geldiniz hanımağam" demesiyle az daha kahkaha atacaktım. Hanımağa çok komikti..

"hoş buldum latif bey. Bir de sadece Asya diyin lütfen" dememle kafasını salladı ama "peki Asya hanımağam" diye o lafı söylemeye yine de devam etti. Demir takma dercesine elimi sıkarken benimle birlikte arabaya doğru yürüdü. Arabanın yanına gelmemizle kapıyı açtığında gülerek yüzüne baktım

"ne oldu" diye o da bulaşıcı gülümsememden kapmış gibi bir gülümsemeyle baktı bana.

"don, papa, kurt, bey, ağam..daha alacağın bir sıfat kaldı mı sevgilim" dememle gülümsemesi daha da genişledi ve bana doğru eğilip kulağıma dudaklarını dayadı.

İçimden bir ürperti geçerken kimse bize bakıyor mu diye hızla etrafa göz gezdirdim ama şükür ki hepsi başını öne eğmiş yere bakıyordu.

ASYA (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin