7🌌Alevden Gözler

Start from the beginning
                                    

Gülen gözlerim elinden siyah gözlerine çıktığı anda gördüğüm harelerle derince yutkundum. Siyah gözlerini aşina olduğum o duygusuz bakışlar yerine yoğun ve sıcak bir duygu kaplamıştı.

Bu bakışlar toparlanmama yeterken hafifçe ileri adımlayıp eline uzandım. Niye öyle bakıyordu ki şimdi?

"Burnun..."

Sıcak parmaklarına değen parmaklarımla duraksadı. Onun duraksaması ile hızla elindeki torbayı alıp geri çekildim. Huzursuz hissetmeye başlamıştım. Bir an önce gitse çok iyi olacaktı ama herkese lâl olan dilinin bugün açılası gelmiş gibiydi.

"Burnum gayet iyi. Ablanıza teşekkürlerimi iletin. Buraya kadar zahmet edip gelmişsiniz."

Elimdeki torbayı yere koyar koymaz sıkıca kavradığım kağıda gelişi güzel özensizce karaladım aklımdan geçenleri. Bu faşistle ne kadar zaman geçirsem o kadar garip hissediyordum artık. Parazit gibi bütün algılarımı karıştırmıştı.

Ona uzattığım defteri dolgun dudaklarını hafifçe kıpırdatarak sakince okuyup siyahlarını mavilerime çıkardı. Ben bir şey söylemesini beklerken o uzun uzun bakmakla yetindi.

Artık konuşmayacağına emin olduğum anda hafifçe eğildi. Elimin üstünü kaplayan büyük elleri ile biraz ötemde duran yüzünde gezindi gözlerim. Elimden kolaylıkla alabileceği kalem için saniyelerce tenimde dinlendi parmakları.

Fazlaca eğilmiş bedeni bütün soluğunun yüzüme vurmasını sağlarken bir kez daha yüzümdeki peçeye şükrettim. Tam dudaklarımın üzerinde hissettiğim sıcaklıkla dudaklarım aralanmış ince peçeden süzülen sıcak solukları dudaklarımın arasına sızmıştı.

Kulaklarımda garip bir çınlama vardı. Tarif etmesi zor bir nefes alma ihtiyacı ile sarsılırken tenimden uzaklaşan parmakları fark etmem biraz zaman aldı.

Uzun parmakları ile kavradığı kalem kağıdın üstünde bir süre gezindi ve ben merakla işini bitirmesini bekledim.

"Hayırlı akşamlar."

Benim meraklı bekleyişime nazaran gayet sakince elindeki defteri kapatıp kalemle birlikte bana uzattı. Az öncekinin aksine hızla ellerimin arasına geçen defterle kısa bir veda cümlesi kurup başka bir şey demeden eski binanın merdivenlerine yöneldi.

O gözden kaybolana kadar bu yaşlı binanın ne kadar küçük olduğunu düşündüm. Uzun boyundan dolayı olsa gerek ilk kez bu kadar küçük göründü eski koridor.

"Gitti mi lan?"

Ali'nin saçma salak sorusunu görmezden gelip dakikalardır önünde durduğum kapıdan içeri girdim. Bizi... Daha doğrusu faşisti dinlemişler miydi bilmiyordum ama şimdi onlara laf anlatacak havamda da değildim.

"Kapat lan kapıyı kapat. Bu dağ ayısının işi gücü belli olmaz bir bakmışsın geri gelmiş."

Adamlık konusunda Ali'den feyz almam gerektiğini anlayıp kapıyı kapattım. Şerefsizim daral gelmişti on dakikada.

"Niye gelmiş o piç?"

"Oo Adar'ım ne bu kız abisi hallerin? Korkma çiçeği, çikolatası ile gelmeden alamaz bizim kızı."

Rahatladıkları için gevşeyen arkadaşlarımı umursamadan üstümdekileri çıkarmaya başladım. Tabii bir kez daha önüme set ören Adar'ın eşliğinde. Ne yapmaya çalıştığımı anlamayı bırakalı uzun zaman olmuştu artık.

"Adar, ayıp ediyorsun ama kardeşim. Şu süt beyaz teni biz de görsel olmaz mı?"

Pantolonumu da bacaklarımdan geçirdiğim anda önümdeki beden uçarak Ali'nin üzerine atladı ve ben bunu durdurmak için hiçbir şey yapmadım. Yesinlerdi birbirlerini karaktersiz puştlar!

"Bu neymiş Derin?"

Fatih abi de benim gibi yerde yuvarlanan bedenleri görmezden geldiğinde gösterdiği yere baktım. Aklımda tamamen defterde idi ama bir süreliğine bunu görmezden geldim. Aslında tam şu an ne yazdığına bizimkilerle birlikte bakmalıydım ama içimde bunu istemeyen bir taraf vardı.

"Hiç bilmiyorum. Bizim kızlar yavru kurdun ablasına evde yalnız olduğumu söylemiş kadında bunları yollamış bana."

Daha sözüm bitmeden tabiri caizse aç köpek gibi torbalara atılan Fatih ve Bekir ile derin bir nefes alıp oturma odasına adımladım.

"Oğlum bir sürü şey yollamış lan kadın!"

Koltuğun hemen önündeki minik masanın üzerine torbadakileri tek tek çıkarıp sanki hayatlarında hiç yemek görmemiş gibi konuşmaları tam manası ile rezillikti. Şimdi bu yemeklerin ülkücü malı olduğunu söyleyip hepsini onlara zehir zıkkım etmek vardı ama en azından yemek yerken çenelerini kapatacaklarımı umarak sessiz kaldım.

"Adar yeter bırak artık çocuğu."

Hâlâ Ali'yi gırtlaklayan Adar uyarım ile Ali'yi bırakıp hızla koltukta yanıma oturdu. Bedeni oturuşundan olsa gerek resmen üstümdeydi.

"Ee yatayım sik bir de istersen Adar!"

İnsanlarla temas etmekten hoşlanmadığımı bildiği halde böyle yapışması sinirimi bozuyordu. Daha kaç kez uyarmam lazımdı ki!

"Olur. Bu güzellik boşa gitmez-"

Mavilerime uzunca bakıp ciddiyetle yanıt vermesiyle yumruk olan elimi hızla sağ gözünün üstüne geçirdim. Derince inleyip geri çekilirken bütün oda sessizleşmişti. Sızlayan elimi arkama alıp seri bir hareketle eski koltuktan kalktım.

"Şerefsizlik yapacaksanız bir daha benimle konuşmayın. Yetti artık bu sikik muhabbetiniz."

Kadınlarla değildi sorunum, sırf zayıf ve kısa olduğum için yaptıkları bu muameleydi beni deli eden. Kadın, erkek artık her ne bok ise gram ilgilendirmiyordu beni. Güzel bir yüzüm olduğu için sürekli birileri ile yakıştırılmak, yardıma muhtaç aciz biri olarak görülmek bütün sabrımı yerle bir etmişti artık.

"Şimdi o nefret ettiğiniz ülkücünün getirdiği yemekleri zıkkımlanabilirsiniz."

Az önce sehpaya koyduğum defteri alırken bir şeyler geveleyen sözde yoldaşlarımı kulak ardı edip koridorun sonundaki odama adımladım. Fatih abi arkamdan Adar ve Ali'ye fırça çekmeye başlamıştı bile.

Odama girdiğim an kapıyı kapatıp iki kez kilitledim. Biliyordum ki şerefsiz Adar birkaç saat sonra kapımda bitecekti. Ne onunla uğraşmaya ne de onu kovmaya halim vardı.

Bedenimi yatağıma atarken hemen yanımda duran gece lambasına uzanıp açtım. Parmaklarım sabırsızca sayfaları çevirirken karışık yazıların içinde bu sabah da gördüğüm el yazısı ilişti mavilerime.

Beyaz sayfanın tam ortasına karalanmış özensiz el yazısı derin bir nefes almama neden oldu.

"Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?"

Dudaklarım bir başka nefesle aralanırken kalbimde hissettiğim panikle hızla kapattım elimdeki defteri. Aynı hızla yastığımın altını bulan defterle sıkı sıkıya kapandı gözlerim.

Kapanan gözlerime rağmen zihnimde beliren harflerle içimden bir kez daha tekrarladım kalbimi paniğe sürükleyen o satırı...

Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden...

*********

Elena

Faşist Yemini (b×b)Where stories live. Discover now