Bölüm 41 = Eve Baskın

En başından başla
                                    

Cem şaşkınlıkla "İşte şimdi iyice saçmaladın ama" derken Selim onu bileğinden tutup dış kapıya doğru çekmeye başladı.

"Asıl sen çok olmaya başladın."

Cem evin altını üstünü getiren polis ekiplerinin kendilerine şaşkınlıkla baktığını görüp utandı ama Selim bu durumu hiç umursuyormuş gibi durmuyordu. Aksine ona ilk tanıştıkları gün ki kadar sert ve acımasız davranışına geri dönmüştü.

Asansöre binip aşağıya inerlerken Cem Selim'e her şeyi götünden anladığını ve durumun hiçte onun abarttığı kadar olmadığını anlatsa da Selim sanki onu duymuyormuş gibi ifadesizce asansör kapısına bakıyordu.

Asansör kapısı açıldığında hızla binadan çıkıp araca vardılar. Selim kendisini sürekli geri çekiştiren ve itiraz eden Cem'i kendi aracının ön koltuğuna oturtup kapıyı da kapattı. Fakat saniyesinde Cem kapıyı hala itiraz ederek geri açınca Selim bu sefer onu var gücüyle aracın içine geri bastırıp arka kemerine takılı olan kelepçeyi alıp onun sağ bileğini tutup kapının üstündeki tutacağa kelepçeledi.

Cem Selim'in gözü dönmüşlüğüne şaşkınlık içinde bakarken adam resmen suratına bakarak arabasının kapısını usulca geri kapattı. Pezevenk bu halde bile kendi arabasına ona davrandığından daha nazik davranıyordu.

Selim sürücü koltuğuna oturduğu an Cem konuşmaya devam etti. "Bu yaptıkların yanına kar kalmayacak. Senin gibi laftan ve halden anlamaz biriyle ortak olan aklıma tüküreyim."

Selim anahtarı kontağına takıp çevirmeden önde durup ona baktı. "Halden anlamaz mı? Peki sen benim halimi hiç düşündün mü? Senin kaçırıldığını düşündüğümde ki halimi? Ne kadar koktuğumu ve paniklediğimi? Buraya gelene kadar sana bir şey oldu mu veya kılına zarar verdiler mi diye akla karayı seçtiğimi?"

Cem yutkundu, Selim'in bakışlarından bunları içtenlikle söylediğini görebiliyordu ama yine de bu yaptığı hiç etik değildi. "Kazık kadar adamım ben başımın çaresine elbette bakabilirim."

"Bok bakarsın" dedi Selim sinirle.

"Bugüne kadar sen mi vardın yanımda. Sen her şeye burnunu sokana kadar fıstık gibi de idare ediyordum ben."

"Eşeğin sikini ediyordun."

Cem sinirle "Ama sen bana karşı haddini fazla aşıyorsun, ben senin ekibindeki o çocukla..." derken Selim "Kes sesini Cem" diye uyardı onu sesini yükselterek.

"Kesmeyeceğim, sıkıyorsa gel kestirsene" dediği an Selim eliyle onun ağzını kapattı.

Selim onun Uğur'u veya Aslıyı savunduğuna dair tek kelime daha duymak istemiyordu. "Sana sus diyorsam sus amına koyim, sus."

Cem onun avucunun içini ısırdığı gibi Selim çığlık atarak elini ondan geri çekti. "Kuduz köpekler gibi ne ısırıyon lan."

"İnsanı kudurtma sende o zaman, ne bok yemeye ağzımı kapatıyorsun, senin ne haddine benim ağzı...."

Selim bu sefer sinirle ona doğru eğilip dudaklarından öptü. Onu susturacak tek şeyin bu olduğunu biliyordu. Nitekim de düşündüğü gibi de olmuştu. Cem ilk etapta öylece donmuş bir şekilde şaşkınlıkla kocaman araladığı gözlerle ona bakarken Selim'in dilini içeri doğru zorlamasıyla o da dudaklarını aralayıp onu kendi diliyle karşıladı.

İkisinin içindeki öfke tamamen öpüşmelerine yansımıştı ki Selim Cem'in alt dudağını resmen dişlerinin arasına almış çekiştirirken diline gelen metal tat ile onu kanattığını fark etti ama durmadı. Cem'de zaten bu duruma hiç itiraz etmemişti. Aksine öpüşmelerine sanki kanayan onun dudağı değilmişçesine devam ederken Selim'in bulunduğu taraftaki cama tıklanmasıyla ikili saniyesinde birbirlerinden ayrılıp nefes nefes gözlerine bakarken ilk bakışlarını kaçıran Cem oldu.

Tehlikeli Sular BxB (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin