the end, of the eternity.

748 70 110
                                    

Genç adam, yazdığı son satırlardan sonra elindeki kalemi bıraktı ve kapattı günlüğünün kapağını. Onu kaybettikten sonra başlamıştı bu günlüğe, içinde her gün artan karanlığı biraz olsun dindirmekti amacı.

Biraz bile işe yaramamıştı..

Başını iki yana salladı derince iç geçirirken, bugün amacı başkaydı. Gidecek ve şarkısını ölümsüzleştirecek, hediye edecekti eski sevgilisine.

Ona vereceği son hediye olacaktı, iplerini salacak ve yeni bir sayfaya başlayacaktı.

En azından, öyle düşünüyordu..

Kalktı, en güzel kıyafetlerini giydi ve aynanın karşısına geçti. Mor saçlarını taradı, şekil verdi. En sevdiği renkti mor, onun için mora boyatmıştı saçlarını..

Gülümsedi burukça, ardından katladığı kağıdı eline aldı ve çıktı evden.

İçindeki o korkunç his ile..

Batmaya başlamış güneşin kızıllığında gezdirdi gözlerini bir süre, iç geçirip devam etti sonra yoluna. Ara sokaklardan geçti birer birer, bomboştu hepsi. Kimse yoktu.

Arkasında onu takip eden bedenden, haberi yoktu.

Sokak çıkışına varmak üzereyken, bir ses duydu arkasından genç adam. Döndü, ve gördüğü beden ile yutkundu.

Zamanında sarhoş olup dövdüğü adamlardan birini gördü.

Kaçtığı bela, karşısına geçmiş karanlık bakışlarıyla doğrudan gözlerine bakıyordu.

"Ne istiyorsun?" diye sordu, güçlü durmaya çalışarak.

Güldü karşısındaki adam, yavaş yavaş yaklaştı Minho'ya.

"İntikam istiyorum." dedi dişlerinin arasından.

Hareket etmedi Minho, adam ona iyice yaklaşırken. Bir şeyler durduruyordu onu sanki, taş kesilmişti bedeni.

Elindeki kağıdı sıktı.

"Saçma sapan laflarına ayıracak vaktim yok, yoluna git." dedi Minho, arkasını dönerken.

İşte ne olduysa, o an oldu.

Yürümeye başlamıştı ki tam, adamın yeniden seslenişi ile döndü arkasına.

İşte o anda, tenini yarıp geçen metalin o soğukluğunu hisseti Minho. Acıyla açıldı gözleri irice, nefesi kesildi.

Karşısındaki adam metali aynı hızla çekerken, yere yığıldı Minho. Adam ona son bir kez bakıp, arkasını dönüp kaçarken; elini karnına doğru götürdü Minho. Eline bulaşan kanı gördü, acıyla düştü gözlerinden yaşlar birer birer.

Gözlerini gökyüzüne çevirdi usulca, batan güneşin rengi ile kıvrıldı dudakları iki yana doğru..

Nefesi gittikçe kesilirken, gücünün tükenmeye başladığını hissetti. Elindeki kana bulanmış kağıdı iyice sıkarken, araladı dudaklarını son defa.

"Özür dilerim..sevgilim.."

Ve gözlerini kapadı genç adam, sonsuzluğa.

Ondan geriye kalan tek şey ise; odasındaki fotoğrafları, ve avucunun içindeki kan damlaları ile süslenmiş kağıt parçası oldu.

Paramparça olmuş olan bir aşk, işte o zaman öldü.

Küllerinden yeniden doğmak üzere.

Ex | Lee MinhoWhere stories live. Discover now