Kalemimi Özleyenlere

173 14 1
                                    

Fırat yıllar önce ekonomik klas ile uçtuğu Amerika'dan şimdi First Class ile dönüyordu İstanbul'a.

Sert çehresi her zamankinden daha çatık, bakışları öfke doluydu. Yan çaprazında ki ağlayıp duran bebek ona geçmişini hatırlatıyordu. Bir çöp konteyner kenarında mavi bir kundak içinde fotoğrafı çekilmiş . kış ayazında sokağı inleten bebek sesi dolduruyordu kulaklarını. Daha şehre inmeden pişmanlık baş göstermeye başlamıştı.

Beş yıl önce arkasına bile bakmadan giderken silmek istediği bir tek şey vardı hayatında... onu kilometrelerce uzağa taşıyan, kıta değiştirmesine neden olan tek duygu Kalbinin içinde kocaman bir boşluk. Geçmişinde kim olduğunu bilmemenin verdiği bir yokluk hissi.

Hiç bir işe yaramayan zamanın çok hızlı aktığı New York serüveni, onu eskisinden daha ketum, nemrut bir insana dönüştürmüştü.

Uçaktan inerken bebekli kadın yine önüne düşünce burnundan derin bir soluk verdi. Sekiz aylık mavi gözlü sarı saçlarına takılan kırmızı bandanalı sevimli kız bebek kangurunun içinden Fırat'a gülücük atınca genç adam bakışlarını çevirip merhametini bertaraf etti.

Nihayet havalimanından çıktığında kendisini bekleyen şoföre valizini verdi.

"Hoş geldiniz efendim."

"Hoş budum."

Her ne kadar ketum bir insan olsa da emekçi insanlara karşı her zaman saygı duymuştu. Kendisi de emek emek kazıyarak elde etmişti her imkanı. O yüzden Fırat Turhan çalışmaya inanıyordu... Avucunun içinde tuttuğu kar tanesi demir anahtarlığı sıkarken aracın arka koltuğuna yerleşti...

"Eviniz hazır Fırat bey. Holdinge mi eve mi gidelim."

"Eve" dedi soğuk bir tonda.

Araç Trafiğe takılmadan kuzguncuğa girdiğinde şaşırmıştı açıkçası. Gül yokuşundan aşağıya sallanan lüks araç mahallelinin de dikkatini çekmişti. Fırat Turhan'ın kendisi gelmeden namı gelmişti mahalleye. Genç Ceo Kırlangıç yalısının orta katında ki dairenin yeni kiracısıydı.

Yalının önünde durduklarında Fırat sakin bir semt olsun derken bunu kast etmediğine emindi. Açıkçası patronun kesenin ağzını açıp boğazda bir yalı dairesi tutması şaşırtıcıydı. Maslakta bir gökdelenin tepesi gayet de sakin sayılabilirdi. Üstelik Fırat'ın ruhsuz kişiliği ile de bağdaşıyordu o dev binalar ve aşağıya baktığında gördükleri.

Araçtan indiğinde sağında kalan büyük ve gösterişli yalı dikkatini çekti. Nasıl çekmesin Güvercin yalısı mimarisi ve işlemeli ahşap desenleri ile tam bir sanat harikasıydı. Boğazda bir inci tanesi gibi duruyordu. Yalıyı gören herkes kendini orada yaşadığını hayale etmekten geri durmuyordu.

O yalıya değil de Kırlangıç dairesine çekilmişti. Daireden içeriye girdiğinde Fırat'ı karşılayan salon boydan boya camdı. Boğazdan esen rüzgar manzaranın eşsiz güzelliğini kusuzrsuzlaştırıyordu.

Birkaç adım atıp balkon kapısını açıp geniş terasa çıktı. Temiz hava yüzüne çarparken yoğun bir şekilde yayılan yağ ve hamur kokusundan etkilenen midesinde ki gurultu canını sıkmıştı. Sabah kahvaltısını yapmadığını hatırlatıyordu. Saatine baktığında nerdeyse oniki olmak üzereydi. Güvercin yalısından yayılan neşe dolu ses düşüncelerini bölünce istemsizce yan yalıya düştü bakışları. Alt kattın da ellili yaşlarında pişi dolu tabağı ile bahçeye çıkmış iki yalıyı bir birinden ayıran tahta bölmenin üzerinden onlara sesleniyordu bir kadın.

"İlkin!!!!! İlkin!!!"

Fırat ilk kez orada duyduğu bu ismin hayatında nasıl bir yer edineceğinden habersizdi. İnce ince sızan yaralarını derinleştirecek, yüzleşmek istemekten kaçtığı her duyguyu önüne serecekti. Hiçbir zaman aklından geçmeyen aşka da bu ismin sahibi kor olacaktı.

Trafikte Aşk Var!🚫 🚔 TEXTING🚔🛇Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin