15. Bilinmeyen Çehre

2.8K 280 518
                                    

Hepinize merhaba,

Yeni bölümle sizlerleyim.

Bir sonraki bölüm için 500 satır arası yorum sınırı var.

İyi okumalar diliyorum.

🖤

Elimde telefonla heyecan içinde hızlı bir ritim ile ayaklarımı yere vurmaya devam ettim. Zeynep ailesi ile çok güzel üç gün geçirmişti. Ailesinin evinden çıkarken beni aradı ve biraz konuştuk. Sesindeki mutluluğu yüzümde bir tebessüme dönüştü. Onun mutlu olması benim mutlu olmam için bir ön koşul olmuştu. Hayatımız sonunda rayına oturmaya başlamıştı. Birlikte bütün engelleri tek tek açacağımızı biliyordum. İhtiyacım olan şey Zeynep'in varlığı ve bana tatlı tatlı gülümsemesiydi. Ben hayatta şansı yakalayan insanlardan birisi olarak beni mutlu eden her şeye kavuştum.

Ayaklarımı yeri daha hızlı vurarak zamanın geçmesini bu şekilde hızlandırma gibi boş bir çabaya girdim. Annem ile babam odaya girdiğinde ilk babam ile göz göze geldim.

"Ne zaman yola çıkıyorsunuz?"

"Zeynep geldiğinde hemen yola çıkacağız. Birazdan gelir," dedim.

"Nereye gideceksiniz peki?" diye sordu annem.

"Ben Amasra'ya gitmeyi düşünüyorum ama Zeynep başka bir yere gitmek isterse de o olur. Nereye gideceğimiz ona bağlı." Babam gözlerini gözlerime dikti.

"Zeynep sana emanet. Bu eve geldiğinde yedi yaşındaydı. Onu hep Allah'ın bir emaneti olarak gördüm ve buna göre davrandım. Ben şimdi emanetimi sana emanet ediyorum. Ne söylediğimi anlıyorsun değil mi oğlum? e! Emanetim sana emanet,"dediğinde dudağım yukarı doğru kıvrıldı.

"Kuzuyu kurda emanet ediyorsun yani," dediğimde annem kafasını sağa sola sallarken tek eli ile yüzünü kapattı.

"Serseri," diye mırıldandı babam ve yanıma gelerek tek elini enseme attı.

"Dikkatli ol! Şüpheli bir şey olursa hemen haber ver."

"Tabii ki dikkatli olacağım. Çocuk muyum Allah aşkına?!"

"Bak hele! Çocuksun tabi. Kaç yaşına gelirsen gel benim için hep çocuksun."

"Ara bakalım Zeynep neredeymiş?" dedi annem.

"Haklısın anneciğim," diyerek onu onayladım. Kişilerde Süslü'yü buldum. Süslü yazısını okumam ile birlikte yine yüzümde saklayamadığım bir tebessüm oluştu. Zeynep'in ismini değiştirmem gerekiyordu. Zeynep eğer onu Süslü diye kaydettiğimi görürse canımı okurdu. Arama devam ederken sabırla bekledim.

"Açmıyor mu?" dedi babam. Hayır anlamında başımı salladım.

"Açsana kızım şu telefonu," diye mırıldandım.

"Oğlum kız araç kullanıyorsa açmaz. Ne zaman çıkmış Nehirlerden?"

"Baya oldu. Şimdiye kadar burada olması gerekirdi."

"Trafiğe takılmıştır," diyen annemin sesindeki endişeyi hissettim.

"Ne trafiği Beste bu saatte?" dedi babam kaşlarını çatarak. Bir kez daha aradım. Telefonun açılması ile sesli bir nefes verdim.

"Neredesin? Zeynep neden açmıyorsun telefonunu?" dedim hafif sitem eden bir sesle.

"Beyefendi telefonun sahibi bir saldırıya uğradı. Şimdi hastaneye kaldırılıyor," sesi ile korku içinde çırpınan kalbimin sesinin çaresizliği bütün sessizliği bozdu.

"Anlamadım. Ne oldu dedin? Sen de kimsin? Zeynep nerede?"

"Hanımefendi bir saldırıya uğradı," dedi bir kez daha.

GÖNÜLÇELEN (+18) Where stories live. Discover now