0.3

137 18 58
                                    

Haewon'dan

Biyoloji dersimizin bitmesiyle başımı sıradan kaldırdım,belim uyuşmuştu. Sıra arkadaşım Soojin'in söylenmesini dinliyordum.

"60 dakika ders nedir ya! "

Salı günlerinden nefret ediyordum,uygulama dersi günümüzdü çünkü. Uygulama derslerinde tüm 10. sınıflar programa göre sınıfa gelirdi. Program hep sabitti; 

1. Ders > Biyoloji [7.00-8.00]

2,3. Ders> Kimya[8.05-10.05]

4. Ders > Kore dili ve edebiyatı [10.10-11.00]

Öğle arası [11.00-11.40]

5,6. Ders> Matematik [11.40-12.40]

7.Ders> Fizik [12.50- 13.50]

8.Ders>Tarih [14.00- 14.50]

9.Ders>Coğrafya [14.55.-15.55]

10.Ders> İngilizce [ 16.05-16.55]

İsteyenler kalıp 11.ders olarak Almancaya giriyordu. Ve bir buçuk saatlik akşam yemeği, dinlenme arası vardı. Sonra da :

18.25'de 11.sınıflar için etüt yerinde olup 2 saat ödevler, test çözüyorduk. Kore'nin eğitim sistemi aşırı zordu ama dayanıyorduk. 

"İyiki sadece sayısal dersler 60 dakika Düşünsene sözeller 50 değil 60 dakika olsaydı..."

Pazartesi,Perşembe ve Cuma normal günlerdi. Her ders 50 dakikaydı. Çarşamba günleri ise sadece seçtiğimiz seçmeli derslerde vakit geçirirdik. Ben voleybol,matematik ve fiziği seçmiştim. Soojin ise dans,resim ve atletizmi.
"Woonie! Kalk artık, yer kapalım şimdiden."
"5 dakika teneffüsümüz var yaa! Onda da koşmak istemiyorum."
"Tamam tamam. Ben kaparım yer. Ama bir sonraki salı hepsini sen kaparsın."
"Hayır yaa! Hem ben yavaş koşuyorum sen atletizm takımındasın."
"Kimya dersinde konuşuruz bu konuyu."
"Offf! Tamam Unnie."
Ben sıraya başımı koyup uzanmıştım. Şuan tüm 10.sınıflar uygulamalı kimya dersinin yapılacağı sınıfa ön sıraları kapmak için  koşuyordu. Her katta en az 15 oda vardı. Bu olayı seviyordum. En azından 9,11 veya 12.sınıflar katımıza gelmiyordu.
Sırama bir silüetin gelmesiyle başımı kaldırdım.Silüeti görmemle duraksadım. Aynı zamanda yüzüm istem dışı -çok da istem dışı değildi ama- tiksinç bir ifadeye büründü. Silüet de bunun farkına varmış olmalı ki benden biraz geriledi ve konuştu.
"Nasılsın?"
"Seni neden ilgilendiriyor Lily?"
Lily Jin Morrow
Bu kızdan nefret ediyordum. Çok itici geliyordu. Ve samimiyetsiz. Hoca yalakasıydı, gülümsemesi bile yapmacıktı. Ayrıca Jiwoo'nun düşmanı Bae ile çok yakın arkadaştı. Onunla yakın olursam Jiwoo ona ihanet ettiğimi düşünebilirdi. Kızın arkadaş çevresinden sadece Yoona'yı seviyordum. Yun-Jin denen kız kanser sebebiydi,aşırı iğrenç bir karaktere sahipti. Ne zaman Yoona'nın yanına gitsem bizi gözlerdi,rahat vermezdi. Ayrıca ailesi milyarder olduğu için kendini birşey sanıyor,Lily gibi.
"Hadi ama Haewon! Sadece konuşmak istiyorum."
"Ama ben seninle konuşmak istemiyorum Lily Jin Morrow."
"Eski bir arkadaşa böyle mi davranılır Oh Haewon?"
[Is that any way to treat an old friend,Raine Whispers?
The Owl House Season 2 Epsiode 7 6:43]

"Bunu kendin söylüyorsun Lily. Eski arkadaş."

Lily somurttu ve ofladı.
"Pff! Kimin umrunda ki?"
"Hala şımarık ve aptalsın."
Lily bakışlarını yerden bana çevirdi ve gözlerime odaklandı.
"Gerçekten böyle mi düşünüyorsun."
Gözlerimi ondan kaçırdım, bu rahatsız ediciydi. Ve ona karşı olan düşüncelerimi karıştırıyordu.
Gerçekten haketmiş miydi?
Sonra aklıma onun beni terk ettiği gelince eskisi gibi düşüncelerimi netleştirdim.
"İnsanlarla sırf eğlence için birlikte olan biri hakkında daha kötü düşünmem gerekirdi haklısın, eski arkadaşlığımızın uğruna böyle düşündüğüm için sevinmelisin Morrow"
Çabucak eşyalarımı toparladım ve Lily'den uzaklaşmak için hızlı adımlarla kapıdan çıktım. O da arkamdan geliyordu.
"Haewon!"
Gözlerimdeki yaşlarla koşuyordum. Kimya sınıfı ne zamandan beri bu kadar uzaktaydı? Lily koşup bileğimi tuttu.
"Konuşmamız lazım."
Sessiz kaldım. Konuşmak istesem bile konuşamıyordum, kelimeler boğazımda düğümlenmişti. Onun da gözleri doluydu. Koluma baktım. Sıkıca tutmuştu gitmemi istemiyor gibi.Ne ben ne o konuşuyorduk.
Zilin çalmasıyla kolumu ondan kurtardım ve koşarak kimya sınıfına girdim.
Hayır,kimya sınıfı hiçbir zaman biyoloji sınıfına uzak olmamıştı.
Öğretmenler zili çalmadan çoğu kişi içeri girdi. Onca kişi içinde gözüm onda takılı kaldı.
Lily Jin Morrow'da
Lily üzgün bir şekilde içeri girdi. Jinsol,Yun-Jin veya Yoona'yı arıyordu gözleri.Dudakları ise birşeyler mırıldanıyordu.
Gözlerimi dudaklarına götürdüm. Dolgun ve koyu kırmızı rengiyle çok çekiciydiler.
Tanrım... Ne düşünüyordum ben!
Dudaklarının hareketine göre hep aynı şeyi tekrarlıyordu;krize girmiş biri gibi. Gözleri hafif dolu ve merakla bakınıyordu. Küçükken sessiz sinema oynunda gizlice kullanmak için bir dil geliştirmiştik.Dudak hareketlerinden anlayıp oyunu kazanıyorduk. Lily'nin dudak hareketi buna benziyordu. Dikkatlice baktım ve dudağını okumaya çalıştım.
"Özür dilerim"

              

Hikaye hakkında düşünceleriniz?
Haely arasında önceden ne geçti?
Haewon/Lily ne ima etmeye çalışıyor?
Not: Buraya kocaman bir fikir yazmıştım. Hikaye 900 kelime oluyordu. Ama o duyuruyu bir sonraki bölümde yayınlayacağım 💌
Sizi meraklandırmak için yarın yayınlardım ama ben de dayanamam kii. Neyse çok uzattım.( Ayrıca elimi kestim napmalıyım ?)
Lütfen beni takip edin, oy ve yorum atmayı unutmayın.
Seviliyorsunuz 💘
Hikayemin önceki halini "Zorba/Haely" okuyan biri varsa hangi halinin daha iyi olduğunu söyleyebilir mi?
rubyx_jenqq
Daisy0150
blink_zirve
Bu süreçte yanımda olduğunuz
için çok teşekkür ederimm <3
736 Kelime!
Öpüldünüz 💓💋

Love To Hate Me | HaeLyWhere stories live. Discover now