Salonda sessizlik oluştuğunda herkes başka noktalara odaklanmış ne olacağını düşünüyordu. Alabilecekleri bir önlem yoktu, her günlerini diken üzerinde geçireceklerdi. Hangi anlaşma hangi kural olursa olsun karşılarında bunu çiğneyecek birisi vardı. Onun gücünden değil, şeytanlığından korkarlardı.

"Yeter Murat! Saçmalıklarını dinlemeyeceğim," Kamuran ve Murat, bahçeden yükselen sesleriyle kapının önünde içeriye girmek için beklerken sesleri odaya kadar ulaşmıştı. Kamuran bağırıyordu. Murat'ın sesi ise her zamanki gibi sakindi.

Kamuran kapıyı gürültülü bir şekilde açtıktan sonra içeri girip Defne ve Çetin'e baktı. "Ne o?! Ne bu suratınız?! Pişman mı oldunuz?! Hayırdır?" Murat onun arkasından sakin adımlarla içeri girerken Çetin dudaklarını birbirine bastırdı.

"Pişman falan değiliz Kamuran amca! Bunları söylemeye geldiysen rica ediyorum git! Defne karnında bebeğimizi taşıyor, onu üzmeyin artık."

"Onun bebeğinin kanı-"

"Kamuran!" diye bağırdı Murat. "Bizlerin geçmişi... Bu günahsız yavruları ilgilendirmez. Konuştuğun bebek benim torunumdur! Benim torunum, senin de torunun."

"Seninle dostluğumuz ölümsüzdür Murat. Ama bunlar en önemli kuralı çiğnedi. Sende biliyorsun." Kamuran, Çetin'e döndükten sonra tüm öfkesiyle bağırmaya devam etti. "Utanmadın mı bunları yaparken! Hiç mi utanmıyorsun Defne'yi aileye sokmaktan?"

"Utanmıyorum!" diye bağırdı Çetin, hiddetle ayağa kalkmıştı. "Seviyorum Defne'yi! Onun kalbini biliyorum."

Defne kendini tutamayıp usulca ağlamaya başladığında kafasını aşağı eğdi. Sesi bile çıkmıyor, sadece pantolonunu ıslatan göz yaşlarını izliyordu. Murat Sanberk, oturduğu yerden kalkarak Defne'nin yanına oturduktan sonra kolunu ona uzattı.

"Defne kızımın hiçbir suçu yok. Üzerine oynama sakın Kamuran. Anasız babasız kaldı o da... Oğlumla evlenerek kendi ailesini seçti sadece. Bundan sonra onun babası benim, bu da böyle bilinsin." dedi Murat Sanberk, tüm rahatlığıyla. "Hem ben daha onlara güzel bir düğün yapacağım!"

"Hay Allah'ım ya! Birde alkış mı tutacaksınız?! Güzel... Hepiniz toplanın da herkesin işini kolaylaştırın."

"Ben düğün istemem, hiçbir şey istemiyorum." Kamuran, Defne'nin cılız sesiyle söylediği şeye sinirle kahkaha atmaya başladı. "Olur mu öyle şey? Kızmasınlar sonra! Kamranoğulları'nın madenleri sizin için hazır! Altın mı istersiniz, elmas mı... Murat babana söyle, yağdırsın sana! Sonuçta kaynaklarınız arttı artık!"

"Kamuran amca!" diye uyardı Çetin. "Senin hiçbir şeyine ihtiyacımız yok!"

"Büyük konuşma Çetin," dedi Murat araya girerek. Sakin ve gür sesi herkesi susturmuştu. "Geleceği bilemeyiz. Kamuran tamamen haklı olmasa da korkuları yersiz değil. Sadece yanlış yorumluyor." Kolunu Defne'den çektikten sonra eliyle Defne'nin dizine vurdu. "Defne kızımın onlar gibi olmadığı belli. Babasına çekmiş. Sana bile ses çıkarmıyor Kamuran... Söylediklerin yenilir yutulur şeyler değil. Çocuklarımın üstüne gitme daha fazla. Sevmişler birbirlerini, bak nasılda birbirlerine tutunuyorlar... Biz de büyükleri olarak onları koruyacağız. Sevgimiz tüm silahlardan üstün gelecektir."

"Sevgiymiş," dedi Kamuran, sinirle kendini koltuğa atarak. "Karanlık sevgi bilmez. Benim karanlığımdan daha karanlık artık onlar. İnan bana... Daha da karanlık olacak. Onlar öfkeden beslenir. Şimdiki öfkesi beslemeyecekte ne besleyecek? Karanlıktaki herkes, artık bir canavardan farksız. Size söylüyorum. Kimsenin can güvenliği yok artık."

HERANDove le storie prendono vita. Scoprilo ora