"Benim üstüme bunu bulaştırmaya çalışma Meriç. Hatalı olan sensin! Gelip mesafe sınırı koymak zorunda değildin. Canını sıktın. Canını sıktı. İkiniz de çocukluk ettiniz. Güya yakın arkadaşsınız!"

"Annesi her şeyi herkese yaydı! Babamla yakındı bir de. Kim bilir belki de..."

"Yeter!"

Dişlerinin arasından konuşmasına bakılırsa bu konuya hala çok öfkeliydi. Doğru ya da değil, ben doğruyu ya da yanlışı aramıyordum.

"O, annesi! Sen annene karşı ne kadar hassassan Semih'in de ne olursa olsun öyle olabileceği aklına gelmiştir. Sen göstermeye çalıştığın gibi düşüncesiz bir çocuk değilsin. Beni kandırmaya çalışma bari."dedikten sonra yanından kalıp kapıya doğru yürüdüm.

Onunla bu konu hakkında daha fazla konuşmak istemiyordum. Onlar yüzünden babamla yeniden karşı karşıya gelecek, yeniden Meriç'i savunmaya çalışacaktım. Öyle çok yanlış yapıyordu ki onu korumak giderek imkansızlaşıyordu.

Düşünmek istemiyordum ama bazen... Bunu bilerek yapıp yapmadığı aklıma takılıyordu.

Belki de ben sinyalleri yanlış almıştım. Belki de kendine rağmen o kabuğun dışında kalmasını istiyordu. Tıpkı benim kabuğun içinde kalmayı istemem gibi.

Bu olayda sadece görgü tanığı olduğumdan babama haber vermeyerek bana bir iyilik yapan müdürüme çiçek almayı düşündüğüm sırada okuldan eve gelmiş, huzurlu bir şekilde yatağın üstünde yuvarlanıyordum. Eğer bugünkü olaydan babama bahsedilmiş olsa halıya bakarak nasihat dinliyor olacağım zaman dilimini erkek arkadaşıma mesaj atarak değerlendirdiğim için okula belki de çelenk büyüklüğünde bir şeyler göndermeliydim.

Telefon ekranında Neşe'nin adı yazdığında düşüncelerim bölündü ve daha fazla ertelemeyeceğimi anlayıp cevapladım.

"Efendim!"

"İki gün müdür odası ziyareti. Konuşmamız gerek galiba."

"Annemin hattından mı bağlandın?"

"Kız kardeş hattı. Aynı okula gitmeyip aramızda kilometreler varken bana daha fazla şey anlattığını düşünmeye başladım. Buraya gelerek bir yanlış mı yaptım?"

Ömer ile süper bir ilişki başlangıcı yaptığı için onu suçlayamazdım ama Meriç'i yargılaması sayılabilirdi. Bunu çok açık etmeden yapsa da... Birbirimizi doğduğumuzdan beri tanıyorduk. Onun sessizliğini, bakışlarını, seçtiği kelimelerin ardında sakladıklarını, her şeyi biliyordum.

"Sadece bu ara böyle."

Çok da iyi bir bahane değildi.

"Sadece bu ara böyle olmayan ne? Artık birbirimize bir şey anlatmıyor muyuz?"

İnleyerek yüzümü yatağa bastırdığımda sesimi duymuş olacak ki destek olmak için konuşmaya devam etti. "Seni benimle konuşmamaya zorlayacak her ne yaptıysam bilmek hakkım. Sanırım. Sen öyle düşünmüyor olabilirsin ama bence en azından bunu konuşabilmeliyiz. Özür dilerim ama ne için özür dilediğimi bilirsem daha anlamlı olabilir."

Pekala... O bu kadar yapıcıyken benim çocukluk edip susmam doğru değildi. Yüzümü tavana çevirdikten sonra derin bir nefes aldım. Neşe muhtemelen bunu da duymuştu ama bu kez sessiz kaldı. Dinlemeyi tercih ederek bana zaman kazandırdığı için memnun olmuştum.

O genelde abla rolünü üstlenirdi. Onun hayatında bana göre her şey daha tam olduğundan her şeye benden daha fazla hakim olduğuna inanıyor ve onun ablalık yapmasına izin veriyordum. Bunu sözlerle değil de nasihat almaya hazır kardeş rolünü oynayarak doğrudan gerçekleştirmiş oluyordum. Sanırım babamın hayatımın Neşeli hiçbir evresinde olmayışı yüzünden o da bir eksiği kapatıp bana yardımcı olabilmek için abla rolünden memnundu.

Kötü Çocuk I & IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin