İlk Günler

83 2 0
                                    

O gün her zaman ki gibi sıradandı. Mutlu bir şekilde uyandım. Üstümü giyip kahvaltımı yaptım ve okula gittim. İlk ders Matematik'ti, nefret ettiğim bir ders olmasına rağmen mutlu görünmeye çalıştım. Fakat Matematik gibi berbat bir derste mutlu olmak zordu. Neyse ki 40 dakika sonunda bitmiş, ikinci derse girmiştik. 2, 3, 4, 5 derken 6. derse geldik. Sonunda eve gidip en sevdiğim diziyi izleyebilecektim. Öğretmen sınıfa girdi. Öğretmenin de, sınıfın da gayet sevecen bir görünüşü vardı. Ta ki öğretmen "Quiz" diye haykırana kadar... Bütün sınıf üzüntüden ağlayacaktı neredeyse. Tabii ki kurtarıcımız yani müdürümüz konferans salonuna çıkmamızı istedi. Biz mutluluktan uçar bir şekilde, koşar adımlarla konferans salonuna çıktık. İşte 6. derste bitmişti. Koşarak eve gittim, üstümü değiştirdim, yemeğimi yedim ve bütün ödevlerimi yaptım. Saat 08:00'dı, ben televizyon karşısına geçtim ve dizimi izledim. Saat 11:30'du. Telefon çaldı, canım arkadaşım Duru arıyordu.
Duru: İyi geceler Mira, nasılsın?
Ben: İyiyim, sen nasılsın?
Duru:Bende iyiyim, biz yarın kampa gideceğiz de sende gelir misin?
Ben:Tabii ki gelirim, yarın sabah 10:00'da oradayım.
Duru:Görüşürüz.
Ben:Görüşürüz.
Çok mutluydum, kamp yapmayı çok seviyordum. Hemen hazırlıklarımı tamamladım ve yattım. Sabah kalkar kalkmaz hazırlanıp evden çıktım. Duru'nun evine gittim. Damla ve Su da oradaydı. "Merhaba" diye haykırdım, biraz konuştuktan sonra kamp alanına gittik. Gayet sakin bir yerdi. Oyun oynadık, yemek yedik. Sonunda akşam olmuştu. Su ve Damla çadırları hazırlarken Duru ve ben çalı toplamaya gittik. Duru'yla sohbet ederek çalı topladık. Ağaçların arkasından bir ses geliyordu, Duru "Hemen gidelim." dedi. Ama ben merak ediyordum, Duru kolumdan çekip beni kamp alanına götürdü. Ama ben gitmek istemiyordum ki! Neyse bu sesi unutmaya çalıştım, uyudum. Sabah kalktığımda Su çığlık attı ve uyumaya devam etti. Ama yanlış bir düşünce içerisindeymişim, keşke doğru olsaydı. Doğru olanı duyduğumda gözyaşlarımdan bir okyanus oldu. ;( ;( Su ölmüştü, bu gizemi çözmeli ve Su'yun intikamını almalıydık.
Su ölmüştü, artık 3 kişiydik. Ama sayımız değil, gücümüz önemliydi. Biz her akşam Su'yun katilini bulmak için uykumuzdan oluyorduk. Ama olsun, Su için ne gerekirse yaparım. Kampın son günüydü, sabah kaltım. Kimse uyanmamıştı. Hava çok soğuktu, çalı toplamak için ormana gittim. Yeterince çalı toplamıştım, kamp alanına doğru yürümeye başladım. İçimi nedensiz bir korku kaplamıştı. Arkamdan garip sesler geliyordu. Arkama baktım, arkamda çok çirkin, tam olarak ne olduğunu bilmediğim kocaman bir canavar vardı. O an öyle bir çığlık attım ki Duru ve Damla bile sesimi duydu. Hiç olmadığım kadar hızlı koşuyordum, kamp alanına geldiğimde arkamda kimse yoktu. Belki de hayal görmüştüm, neyse ki kurtulmuştum. Ama o bizden kurtulamayacaktı. Emindim, Su'yun katili o canavardı. Kampımız sona ermişti, eve döndüğümde hâlâ Su'yu düşünüyordum...

Ölüm ÇığlığıWhere stories live. Discover now